Ahtapotlar için “hayvanlar âleminin süper kahramanları” desek abartmış olmayız. Labirentlerden çıkabiliyor, kavanozları açabiliyor ve alet kullanabiliyorlar. Yürüyor, yüzüyor ve hatta kendilerini hızla ileri fırlatıyorlar. Renk değiştiriyor, diğer hayvanları taklit ediyor, mürekkep püskürtüyor, zehir enjekte ediyor ve kendi kollarını fırlatabiliyorlar. Tüm bunları yapabilen bir canlı, süper kahraman olmak için daha ne yapsın?
Yumuşakça olmalarına rağmen ahtapotların kabuğu ve kemiği yok. Vücutlarının tek sert kısmı, keratinden yapılmış küçük bir gaga. Bu sayede daracık deliklerden bile geçebiliyorlar. Örneğin, bir metre genişliğindeki bir ahtapot 1 TL genişliğindeki bir borunun içinden geçebilir. Ahtapotlar çoğunlukla kayalardaki yarıklardan ve mercan resiflerindeki çıkardıkları yengeçler ve küçük balıklarla besleniyor ama küçük köpek balıklarının solungaçlarını kapatıp onları boğarak köpek balıklarını da alt edebiliyorlar.
İnsan kanındaki demir bazlı hemoglobinin yerine ahtapot kanında hemosiyanin adında, yeşil-mavi bir bakır pigmenti var. Hemosiyanin, hemoglobin kadar oksijen taşıyamıyor ama düşük oksijen derişimlerinde ve soğuk suda hemoglobinden daha etkili. Buna rağmen ahtapotların kan dolaşımı zayıf ve enerjileri çabuk tükeniyor. Zeki olmalarının nedenlerinden biri bu olabilir: Uzun süreli bir kovalamacaya girecek kadar dayanıklı olmadıkları için akıllarına güvenmeleri gerekiyor.
Erkek ahtapotlar çiftleştikten hemen sonra ölüyor ama dişilerin işi de hiç kolay değil. Yumurtalarını aylarca, bazen yıllarca koruyorlar ve avlanmak için yuvayı terk etmek yerine kendi kollarını yiyorlar. Bunun ardından dişi ölüyor ve yumurtalardan ceviz büyüklüğünde bebekler çıkıyor.
Ahtapotlar ve Kolları
Ahtapot kolları, her yöne dönme yetenekleri ve cisimleri ayrı ayrı kavrayıp bırakabilen vantuzlarıyla, merkezi bir beyinden yönetilemeyecek kadar karmaşık. Dolayısıyla yarı özerk çalışıyorlar. Ahtapot, kollarına verdiği talimatların uygulanacağını umuyor ama bazen bakarak onları kontrol ediyor. Yani ahtapot, aslında kollarının her an nerede olduğunu bilmiyor ve biz insanların aksine, dokunarak cisimlerin şekillerini anlayamıyor. Ahtapot, vantuzları aracılığıyla tat alabiliyor. Kolu tehlikeye girerse kolunu koparıp yenisini üretebiliyor. Argonot adlı tür, spermini bırakmak için kolunu kullanıyor. Kolu vücuttan ayrılıp kendiliğinden dişiye doğru yüzüyor.
Jet Motorlu Ahtapotlar
Ahtapotlar normalde denizanasının çanı gibi kollarını titreştirerek yüzer. Bu yöntem, enerji bakımından verimli olmasına rağmen yavaştır. Ahtapot ani bir hız patlamasına ihtiyaç duyarsa jet itişine geçer. Bunu yapmak için manto boşluğuna su çeker ve ardından sifon borusundan yüksek basınçla fışkırtır. Bunu aynen solungaçları üzerinde su dolaştırdığı gibi yapar. Yani ahtapot aslında derin bir nefes alıp sertçe üflemiş olur. Sifon, ahtapotun vücudunun yan tarafındadır ama yönü ayarlanabilir. Bazen yürürken de bunu destek olarak kullanırlar.
Ahtapotlarda Savunma
Tüm ahtapotlar, avlarını etkisiz hale getirmek için gagalarından felç edici bir zehir enjekte eder. Ahtapot ne kadar küçükse zehri o kadar ölümcül olur. 10 cm’lik mavi halkalı ahtapot, insan öldürebilir. Ahtapotla beslenen birçok hayvan olduğu için ahtapotlar, onlardan kaçmaya yönelik özellikler geliştirmiş. Kromatofor adlı renk değiştiren deri hücreleri, kamuflaj amacıyla veya yırtıcıları korkutmak amacıyla kullanılabilir.
Ayrıca birçok ahtapot türünde deri altında bulunan küçük kaslar, ahtapotun dokusunu değiştirerek dikenli mercan veya saçaklı deniz yosununa benzemelerini sağlar. Taklitçi ahtapot; pisibalığı, denizyılanı veya zehirli aslanbalığına benzer şekilde yüzer. Bu da işe yaramazsa bir melanin bulutu püskürtebilir. Bu bir sis perdesi sağlar. Aynı zamanda çoğu köpek balığının av bulmada kullandığı koku duyusunu engeller.
Kaynak: How It Works