Antik Mısırlılar ölümlerinden çok uzun zaman önce gösterişli mezarlar inşa ederek, bu mezarları öte yaşamda işlerine yarayacak ve onları koruyacak nesnelerle doldururlardı. Bunlar kâse, tarak ve kıyafet gibi basit nesnelerden at arabası, mobilya, silah ve mücevhere kadar uzanıyordu. Antik Mısır mezarlarında bulunan değerli eşyalar arasında dünyanın en kıymetli nesneleri bulunuyor. Bu değerli eşyalar, statü sembollerinin öte yaşamda da yeryüzündeki kadar önemli olduğunu gösteriyor. İnsan ruhunu oluşturan beş unsurdan biri olan yaşam gücünü (ka) sürdürebilmek için mezarlara yiyecek de konur ve mezar kapandıktan sonra hediye olarak yiyecek sunulurdu. Mezarların duvarlarına çizilen yiyecek resimlerinin de ölüye besin sağlayacağına inanılırdı.
Cenaze günü, merhumun yaşayanların dünyasından ölüler dünyasına geçtiği gündü. Ruhun öte yaşama geçebilmesi için cenaze töreninin gerekli olduğuna inandıklarından, hem zenginlere hem de yoksullara benzer bir tören yapılırdı. Varlıklı ve kraliyet mensubu Mısırlıların cenaze törenleri özenle hazırlanırdı. Tabutlar, mastaba (mezarın hemen üstüne kurulan ve tepesi düz olan oda) veya piramit içerisine yerleştirilirken ya da yeraltında bulunan mezarlara götürülürken, dansçı ve ağıt yakan kişilerden oluşan bir cenaze alayı tabuta eşlik ederdi. Ayrıca, görevi yüksek sesle ağıt yakmak ve diğerlerinin de ağıt yakmasını sağlamak olan “kites” adında iki kadın da bulunurdu. Diğer antik kültürlerde olduğu gibi, ölenin anılması öte yaşamda sağ kalmasını sağlardı. Ayrıca, cenaze töreninde büyük bir keder gösterilmesinin, ölen kişiye Yargılama Odası’ndaki sorgusunda yardım edeceği düşünülürdü.
Cenaze alanına varıldığında keşiş, Ağız Açma töreni olarak bilinen bir tören gerçekleştirirdi. Tılsımlar okunurken mumya dik konuma getirilir ve tören bıçakları mumyanın ağız (nefes alması ve yiyip içmesi için), göz (görmesi için) ve bacağına (hareket edebilmesi için) bastırılırdı. Öte yaşamda ruhun işine yarayacak yiyecek ve hediyeler sunulur ve bir cenaze yemeği düzenlenirdi. Nihayetinde, tabut mezara taşınırdı. Nil Vadisi’nde oldukça yaygın olan mezar hırsızlarından korumak için, firavun ailesine mensup kişilerin mumyaları lahitlere yerleştirilirdi. Tılsımlar ve dualar okunduktan sonra, bir daha açılmamak üzere mezar mühürlenirdi… En azından böyle olmasını umuyorlardı.
Kaynak: All About History
İlginizi Çekebilir: Mumyalama