Roma İmparatorluğu hem karada hem de denizde asırlar boyu askeri üstünlüğü elinde tuttu. Avrupa’nın büyük kısımlarını ele geçirdi, Afrika’da ve Anadolu’da ilerledi.
Romalılar hasımlarını, uzman savaş taktikleriyle, mükemmel tasarlanmış zırh ve silahlarıyla yeniyorlardı. Askerler farklı bölgelere ayrılmış lejyonlara bölünüyor ve senturyonlara yemin ediyordu. Romalıların, rakiplerini tutarlı biçimde yenebilmelerinin (ve dolayısıyla bugünkü ordularla bağlantılarının) nedeni, askerliğin tümüyle profesyonel bir meslek oluşuydu. Tam zamanlı bir meslek olan askerlik, tüm imparatorluktaki en saygın ve getirisi en yüksek işlerden biriydi.
Antik Roma’da Deniz Kuvvetleri
Akdeniz’in azgın sularında Roma’nın üstünlüğü, karada olduğundan bile fazlaydı. 100 küsur adamın var güçleriyle çektiği trirem ve kalyonlar, düşman gemilerini ya mahmuzluyor ya da yandan bordalıyordu. Yunanların ve Kartacalıların yöntemlerini tersine takip eden Romalılar için, deniz üstünlüğü Kartaca savaşlarında ve Mısır seferinde kilit rol oynamıştı. Roma donanmasının ana kolu, Classis Misenensis adıyla biliniyordu ve Kartaca Savaşları sonrasında Roma‘ya denizlerde büyük bir avantaj ve mutlak üstünlük sağlamıştı.
Antik Roma’da Ordu
Süvariler: Roma süvarileri ordulara yandan saldırarak lejyonerleri destekliyor ve kaçmaya çalışan düşmanların ardından gidiyordu.
Lejyonerler: Lejyon, ordunun ana birimiydi ve 17-45 yaşları arasındaki Roma vatandaşlarından oluşuyordu.
Senturyonlar: Bir senturyon, 80 kişilik bir ekibin komutanıydı. Askerlerin eğitiminden ve rütbeleri arttıkça disiplinlerinden o sorumluydu.
Yedekler: Vatandaş olmayan askerlerden oluşan bu milis kuvveti ancak 25 yıllık hizmetin ardından vatandaşlık alabiliyordu.
Kaynak: How It Works