Bebekler neden az göz kırpar? Birçok araştırma gösteriyor ki erişkin insanlar dakikada ortalama 15 kez göz kırpıyor. Ancak bebeklerin göz kırpma sıklığı çok daha düşük: Dakikada sadece birkaç kere, hatta bazen dakikada bir kere göz kırpıyorlar.
SUNY Oswego’dan Psikoloji Profesörü Leigh Bacher, “Dakikada ortalama iki ila üç kere göz kırpıyorlar. Bu kesinlikle düşük bir rakam.” diyor. Bu öyle basit bir tuhaflık değil: Araştırmacılar, bebeklerin göz kırpma davranışlarını inceleyerek onların gizemli beyinleri hakkında daha fazla bilgi edinebileceğimizi düşünüyor. Çünkü göz kırpmayı düzenleyen dopamin, beyin hücrelerinin iletişim kurmasını sağlayan nörotransmitterlerden biri. Bu nedenle, bebeklerin göz kırpmasını incelemek, bu önemli nörotransmitterin bebeklerde nasıl çalıştığını daha iyi anlamamızı sağlayabilir. Çalışmalar, dopaminle göz kırpma arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor. Dopamini etkileyen hastalıklar ve ilaçlar göz kırpma sıklığını da değiştiriyor.
Örneğin, şizofreninin sebeplerinden biri de dopamin artışı ve şizofreni hastaları daha çok göz kırpıyor. Bunun aksine, dopamin üreten nöronların ölmesinden kaynaklanan Parkinson hastalığında ise göz kırpma azalıyor. Dopamin seviyesini yükselten ilaçlar almak göz kırpma sıklığını yeniden yükseltiyor. Ancak dopaminin başka fonksiyonları da var: Hareketleri ve hormon seviyelerini kontrol etmek, öğrenme ve motivasyon bunlardan bazıları. Bu nedenle, bebeklerin göz kırpma sıklıkları dopamin sisteminin gelişimi hakkında bilgi edinmemizi sağlayabilir, hatta bebeklerin sinir sistemleri arasındaki bazı farklılıkları yansıtabilir.
Bacher, “Kendiliğinden gerçekleşen göz kırpmayı incelemenin klinik faydaları olabilir. Nörodavranışsal gelişim hakkında ek bir bilgi kaynağı olması mümkün.” diyor. Bununla birlikte, bu konuda çok daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ekliyor. Göz kırpmanın bir işlevi de gözlerin nemlenmesini sağlamak olduğundan, araştırmacılar bebeklerin gözleri küçük olduğu için o kadar fazla neme ihtiyaç duymadıklarını düşünüyor. Bir diğer fikir de bebeklerin yepyeni görme becerileriyle edinebilecekleri en fazla görsel bilgiyi edinmek için çok çalışmaları gerektiği. Bacher, “Görsel olarak odaklanmamızı gerektiren şeyler yaparken daha az göz kırparız.” diyor. Benzer bir durum, yetişkinlerde “bilgisayara bakma sendromu” olarak karşımıza çıkıyor: Sürekli bilgisayara bakmak göz kırpma sıklığımızı düşürerek göz kuruluğuna sebep olabiliyor.
Bir de dopamin sistemi var. Bazı araştırmacılar, yeni doğan bebeklerdeki düşük göz kırpma sıklığının az gelişmiş dopamin sisteminden kaynaklandığını öne sürüyor. Bacher ve meslektaşları, göz kırpma sıklıklarını ölçerek bebekler hakkında bilgi edinmeye çalışan araştırmalar yapıyorlar. Beyin görüntüleme teknikleri ve başka tekniklerle karşılaştırıldığında göz kırpma zayıf bir ölçü, ancak invazif olmayan bir yöntem. Peki, göz kırpma sıklığı dopamin aktivitesinin bir ölçüsü olabilir mi? Eğer öyleyse, kişilik ve bilişsel yetenekler arasındaki bireysel farklılıkların, dikkat ve eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi dopaminle ilişkili bozuklukların ve hatta Parkinson hastalığının ortaya çıkma riskinin tahmin edilmesine yardımcı olabilir. Bunların hepsi hâlâ spekülatif ama araştırmaya değer.
Bacher, “İleride ortaya çıkabilecek hastalıkların erken dönemdeki işaretlerini bulmak giderek daha değerli hale gelecek.” diyor. “Ama ne arayacağınızı anlamak için çok iyi dedektiflik yapmak gerekiyor.”
Kaynak: Popular Science