Atom bölündükten, “nükleer fisyon” terimi türetildikten sonra fizikçi Enrico Fermi, bu ilkeyi uygulamaya dökerek insan yapımı bir reaktörde kendini devam ettiren ilk zincirleme nükleer tepkimeyi başlattı: Chicago Pile-1.
Bilim insanları, bir nükleer reaktörün eşi benzeri görülmemiş bir silahın yapılmasına izin vereceğini biliyordu. 2. Dünya Savaşı’nın çıkışı, silah üretiminin öncelikli olduğu anlamına geliyordu. Bu da hem Manhattan Projesi‘nin hem de Fermi’nin reaktörünün doğuşunu sağladı.
Uranyum 235, bir nötronla vurulunca çekirdeği bölünerek daha küçük iki çekirdeğe ve daha fazla nötrona ayrılıyor, bu nötronlar da diğer uranyum atomlarını bölerek bir zincirleme tepkiye neden oluyordu. Reaktör hızlı uranyum nötronlarını yavaşlatmak ve böylece nükleer fisyon olasılığını artırmak için, üst üste dizili grafit bloklardan yapılmıştı.
Bu tepkimenin güvenli olması için kontrol altında tutulması şarttı. Nükleer fisyonun oluşturduğu fazlalık nötronları soğurmak için, kadmiyumdan yapılmış kontrol çubukları kullanılıyordu. Çubuk eklemek ya da çıkarmak, zincirleme tepkimenin süresini belirliyordu. Bu tepkimenin ürettiği büyük miktarda enerjiyi savaş için kullanmak olanaklıydı.
Kaynak: How It Works