Firma rekabetleri inceleme altına alınırsa, tüketici yönünden değerlendirmek kısaca bizi sonuca götürecektir.
Tüketim toplumu olmak, üreticilerin (mal veya hizmet satımı) tüketicilere daha çok ulaşma çabasını artırmaktadır. Bu durumda devreye firmalar arası rekabet giriyor.
[minima-alerts alert_color=’primary’ alert_header_text=’Rekabetin kısaca tanımını yaparsak,’]Aynı işi yapan kimseler ya da kuruluşlar arasındaki daha iyiye ulaşma, daha iyi sonuç alma yarışması.[/minima-alerts]
Rekabet için firmaların bazı özellikleri standart hale getirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde günümüz piyasasında geride kalmak demek iflas bayrağı çekmek demektir.Perakendeciliği (malların toplu olarak değil de tek tek ya da birkaç parça durumunda satılmasına dayanan satış biçimi ) enine ve boyuna, perakende standartları gibi iktisadi ve işletme yönünden aktarmak yerine tüketici tarafından ele alacağız. Günümüzde rekabetin en önemli şartlarından bir tanesi olan Tüketici talepleri hangi yöne doğru yöneliyor ve ”talebin ihtiyaç payı nekadardır” bunlar önemli etkenler.
Dünya hergün değişiyor ve değişimi takip etmek gerekiyor.
Eskiden ihtiyaçlarımız için cebimizden çıkan paralara ve ihtiyaçlarımızın markalarına baktığımızda şuan bazı firmaların aramızda olmadığını farkedeceksiniz. Bunun başlıca sebebini, tüketicinin gerçek ihtiyacına firmanın yönelmemesi veya geç yönelmesi olarak kabul edebiliriz.
Ozaman marka bağımlılığına kısaca bakalım.
Marka bağımlılığı tüketicinin yönelmesinde en önemli etken olarak ön plana çıkıyor. Peki nedir bu marka sadakati;
[minima-alerts alert_color=’primary’ alert_header_text=’Marka sadakati veya bağımlılığı’]Müşterilerin kendini markaya adadığı ve zamanla aynı markadan tekrar tekrar satın alma davranışı gösterdiği müşteri davranış kalıbıdır. Sadık müşteriler fiyat ya da uygunluk faktörlerinden bağımsız olarak sürekli aynı ürünleri satın alırlar.[/minima-alerts]
Marka bağımlılığı aynı zamanda o markanın kendisini sürekli pozitif yönde geliştirmesine sebebiyet verir. 1 veya 2 yıl önce insanlar kamera mp’i yarıştırması yaparken şuan telefonuna entegre edilmiş kaç adet kamera mevcut tarışması içindeler. Aynı saniye içinde çekilen fotoğraf karesinden tutun da hareketli fotoğraf özellikleri vs. Bu örnekler hayatımızın içinden okadar çok seçilebilir ki geriye dönük baktığımızda bazı itiyaçlarımızın artık yer değiştirdiğini çok net görebiliriz.
güzel bir sloganla bunu size özetleyebilirim.
”nokia connecting people” evet artık hayatımızda nokia yok. Çünkü değişime ayak uyduramadı ya da geç kaldı…
Peki konumuz olan bu rekabetten kazancımız nedir?
Öncelikle burada bakmamız gereken şey tüketicinin ihtiyacı olan mal ya da hizmetin kaç firma tarafından karşılandığıdır. Kısacası bu mal ya da hizmet sağlaması Tekelleşmişdir. Peki tekelleşme nedir ?
[minima-alerts alert_color=’primary’ alert_header_text=’Tekel Nedir?’]herhangi bir üretim alanını devletin elinde tutma, satışı tek elden yönetme ve fiyata egemen olma durumu.[/minima-alerts]
Bir firmanın tekel olması demek, kısaca piyasada üretilen ürünün özelliklerini, adetlerini ve fiyatlarını belirleme konusunda yetkili olmak demektir. Tüketici ihtiyaçları tekelleşmede 2 veya 3. sırada yer alacağı için istemeden de olsa kullanılacak mal veya hizmetler doğacaktır.
Kısacası tekel ve rekabet piyasasında tek bir fark vardır.
- Tekelleşen bir mal veya hizmet için ne verilirse toplum onu kullanmak zorundadır ve teknolojiyi aynı anda takip etmek zorlaşacaktır.
- Rekabet piyasasında ise seçme hakkın olan bir toplum oluşacaktır. Bazı teknolojik mal veya hizmetler tam zamanında tüketiciyle buluşacaktır. Ve tabi ki en iyi teknoloji üretildiği halde mal veya hizmet toplum tarafından benim firmamdan alınsın diyen üretici, bizlere en iyi fiyatı sunmak zorunda kalacaktır.
Yazar : Çetin BICAKCI