Fizik “maddenin, enerjinin ve aralarındaki etkileşimin incelenmesi” dir, ancak bunun anlamı, fiziğin temel sorular sormak ve bunları gözlemleyerek ve deneyerek cevap vermeye çalışmaktır.
Fizikçiler gerçekten büyük sorular soruyorlar:
Evren nasıl başladı?
Evren gelecekte nasıl değişecek?
Güneş parlamaya nasıl devam eder?
Maddenin temel yapı taşları nelerdir?
Bu soruların büyüleyici olduğunu düşünüyorsanız, o zaman fiziği seveceksiniz.
Fizikçiler ne yapar?
Pek çok fizikçi ‘saf’ araştırmada çalışmakta ve bu tür sorulara cevap bulmaya çalışmaktadır. Karşılaştıkları cevaplar genellikle beklenmeyen teknolojik uygulamalara yol açmaktadır. Örneğin, oyun konsolları, cep telefonları, mp3 çalarlar ve DVD’ler dahil olmak üzere bugün kabul ettiğimiz tüm teknolojiler, 20. yüzyılın başlarında geliştirilen elektronların teorik bir anlayışına dayanmaktadır.
Fizik sadece teorik kavramlarla ilgilenmez. Aşağıdakiler dahil, insan faaliyetinin her alanında uygulanır:
Sürdürülebilir enerji üretimi formlarının geliştirilmesi
Kanseri tedavi etmek, radyoterapi ile ve hastalıkları teşhis etmek, hepsi fiziğe dayalı olarak, çeşitli görüntüleme türleriyle.
Bilgisayar oyunları geliştirmek
Spor malzemeleri tasarımı ve imalatı
Depremleri anlama ve tahmin etme
… Aslında, hemen hemen her sektörün fizik bilgisine sahip insanlara ihtiyacı olduğunu düşünebilirsiniz.
Peki ya matematik?
Doğadaki birçok görünüşte karmaşık olan şeyler göreceli olarak basit matematiksel ilişkiler açısından anlaşılabilir. Fizikçiler bu ilişkileri gözlemleyerek, matematiksel modeller oluşturarak ve deney yaparak test ederek ortaya çıkarmaya çalışırlar. Fizikte kullanılan matematiksel denklemler çoğu zaman gerçekte olduğundan çok daha karmaşık görünüyor. Bununla birlikte, eğer fizik çalışacaksanız, belli miktarda matematikle uğraşmanız gerekecektir.
… Ve bilgisayarlar?
Fizikçiler, özellikle karmaşık süreçleri modellemek için bilimsel problemlerin çözümünde gelişmiş bilgisayarları ve programlama dillerini giderek daha fazla kullanıyorlar. Simülasyon doğru fiziğe dayanmıyorsa, o zaman doğada gerçekte ne olacağını tahmin etme şansı yoktur. Fizikteki çoğu derece dersleri artık en azından bazı bilgisayar programlarını içermektedir.
İlk Yunanlılar, Arşimed‘in kaldıraç ilkesini açıklamaları ve sudaki cisimlerin yüzdürülmesi gibi ilk niceliksel fiziksel yasaları oluşturdular. Fakat aslında deneyler yapmadılar ve bilim olarak yüzyıllarca süren bilim gibi fizik. Ancak 17. yüzyılda, Galileo Galilei ve daha sonra Issac Newton, matematiğin fizikte temel bir araç olarak kullanılmasına öncülük etti; bu, cennetsel cisimlerin hareketini, yerçekimi yasalarını ve üç hareket yasasını tanımlarken ilerlemelere yol açtı.
Elektrik, manyetizma ve elektromekanik dalgalar yasaları, özellikle Faraday ve Maxwell tarafından 1800’lerde geliştirilmiştir, diğerleri ise optik ve termodinamik anlayışımıza katkıda bulunmuştur.
Modern fiziğin 20. yüzyılın başlarında, X-ışınları (Röntgen 1895), radyoaktivite (Becquerel 1896), kuantum hipotezi (Planck 1900), görelilik (Einstein 1905) ve atom teorisi keşfi ile başlamış olduğu söylenebilir. .
Yazar: Çetin Bıcakcı