Türk adı ile kurulmuş olan ve tarihimizde bir ilke imza atan Göktürkleri bu makalemizde irdeleyeceğiz… Göktürk Devletinin kuruluşu ve ilk Kaanlıklar.
Göktürkler Kimdir?
Göktürkler Hunlardan sonra Orta Asya’da kurulmuş olan büyük Türk devletlerinden birisidir. Göktürklerin tarihi bağımsız olarak yaşadıkları yaklaşık iki yüz sene olmakla beraber yıkılışlarının ardından bir kez daha kurulmalarıyla da yine iki asır kadar sürecektir. Bir bakıma günümüz tarihine kadar yön veren Göktürkler, her bakımdan sistemli bir şekilde ortaya çıkmışlardır. Türk milleti ve tarihi Göktürklerden önce de elbette mevcuttu ancak Göktürklerin ilk kez Türk adını devletlerinde kullanmaları ve milli politikayı ön plana çıkarmaları Türk adının yabancı devletler tarafından tanınıp yaygın hale gelmesini sağlamışlardır.
6. Yüzyılın ilk kısmının sona ermesiyle beraber orta kısımlarına gelinmesiyle dünya tarihinde bir ilk olarak Türk adıyla ilk devlet olan Göktürkler kuruldu. Hunların devamı oldukları açıkça belirtilen bu devlet Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresini gerçekleştirmek amacıyla tekrar işe koyuldu.
Göktürk Devleti’nin Doğuşu
Göktürkler, Altay Dağları etrafında yaşamakta olan Ashihna Kabilesi’nin önderliğinde yükselmeye başladılar. Demir endüstrisinde oldukça gelişme katetmişlerdi. Vassal bir biçimde bağlı oldukları Juan-Juan’lara demir ürünleri göndermekteydiler. Çin Devleti’ne akın yapacak gücü kendilerinde bulsalar dahi esas önemli aşamayı kendileri ile aynı soydan gelen ve Moğolistan’ın doğusundaki Kerulen Irmağı’ndan Karadeniz’in kuzeyindeki geniş sahalara kadar uzanan alanlarda dağınık olarak yaşayan Töles Boyları’nı itaat altına alınca elde etmiş oldular. Sonrasında ise vassal bir şekilde bağlı bulundukları Juan Juanlar’ı ağır bir mağlubiyete uğratarak bağımsız devletlerini kurmuş oldular.
Bumin Kağan önderliğinde kazanılan bağımsızlıktan sonra Bumin Kağan fazla yaşamadı. Aynı yıl vefat edince yerine oğlu Kara (Çince K’o-lo) Kağan oldu. Kara Kağan babasının bırakmış olduğu işi devam ettirdi. Juan-Juanlar’la yaptığı bir savaşı daha galibiyetle bitirdi. Arkasından da 553 yılının Mayıs ayında Batı Wei Devleti’ne elçi göndererek elli bin baş atı hediye olarak sundu. Kara Kağan’da bu elçi gönderme meselesinin yaşandığı aynı yıl vefat etti.
Kara Kağan’ın hastalıktan vefat etmesi üzerine boş kalan Göktürk tahtına kardeşi Mukan geçerek Kağan oldu. Sürekli olarak ölümlerle beraber tahtın boşalıp yerine yeni ismin geçmesi Göktürkler’de istikrarsızlık yerine daha da kuvvetli bir yapıya bürünmelerine sebep oldu. Bunda tabi olarak Mukan Kağan’ın karakterinin de büyük payı bulunmaktadır.
Mukan Kağan Dönemi
Mukan Kağan’da devletinin düşmanı olan Juan Juanlar’ın artıklarına saldırmaya devam etti. Kendilerinden önce yaklaşık olarak iki asır Orta Asya’nın en büyük gücü olan bu Proto – Moğol kavminin izlerinin tamamen silinmesi GökTürk Devleti’nin sağlam bir temele oturarak kurulması için gerekliydi.
Netice itibariyle üçüncü defa da bozguna uğrayan Juan Juanlar’dan kurtulmayı başaranlar Kuzey’de Ch’i Devleti’ne sığındılar. Onları Ch’i Devleti’nin sınırlarına kadar takip eden Göktürkler iyi bir ticaret anlaşması karşılığında onların Çin’de yaşamalarına müsaade ettiler. Ancak yine de Juan Juanlar’ın peşini bırakmayan Mukan Kağan onların bir başka grubuna da 555 yılında dördüncü darbeyi indirdi.
Göktürklerin artık iyiden iyiye devletleştiğini gören Kuzey Ch’i İmparatoru aralarında bir barış anlaşması bulunmasına rağmen onlara karşı savunma tedbirleri almaya başlamıştı. Yaklaşık 5-10 km uzunluğundaki Çin Seddi’ni tamir ve yeni duvarlar inşa ettirmek için bir milyon sekiz yüz bin kişiyi görevlendirdi. 556 yılı içinde yaklaşık olarak 1700 km’lik mesafedeki surlar tamir edildiği gibi, yirmi yeni garnizon da kuruldu.
555 yılı Göktürkler için tam bir fetih yılı olmuştu. Kıtanlar üzerine bir sefer düzenleyip onları kendilerine bağladıktan sonra Mukan Kağan’a Baykal Gölü’nün kuzey ve batısındaki Kırgızlar’da itaat ettiler. Tam da bu sırada devletin batı kanadını yöneten İstemi Yabgu Türkistan ve Kuzey Afganistan’da ki Akhun Devleti yani Eftalitler’i yıktı. Devletin doğusunda ve batısında bu olaylar yaşanırken aynı yıl yine Batı Wei Devleti üzerine de çok sayıda akınlar yapıldı. Bunun üzerine Batı Wei Devleti hükümdarı bir elçi ve 100. 000 top ipek göndererek barış teklif etti. Bir Türk prensesinin de kendisine verilerek akrabalık ile barışın pekiştirilmesini de ayrıca istedi. Mukan Kağan bu teklifi kabul ederek barış yaptı.
Mukan Kağan’ın bir sonraki hedefi ise Tibet’in kuzey doğusunda yaşamakta olan T’u-yü-hun’lar oldu. Moğolistan’ın doğusunan bu bölgeye gelip devlet kurmuşlardı. Ayrıca Türkler’e akraba olarak gösterilen bu kavim daha sonraki asırlarda Tangutlar adıyla tarih sahnesine çıkacaklardır. Mukan Kağan’ın liderliğindeki Göktürkler Batı Wei topraklarından geçerek onlara saldırdılar. Çinliler’de Mukan Kağan’a yardımcı kuvvetleri ile katılmışlardı. Bölgeyi iyi tanımayan Göktürkler Çinli kumandanların tavsiyelerine uymak durumunda kalmışlardı. Bu sefer sonucunda reislerinin karısını, oğlunu, kumandanlarını ve bütün hazinelerini ele geçiren Mukan Kağan daha sonra 558 yılında Kukunor’a yani Ch’ing-hai’ya döndü.
Ülkesini bu denli büyüten ve çevresindeki devletlere ultimatom verecek dereceye getirecek derecede güçlü hale getiren Mukan Kağan 572’de hastalıktan vefat etti.
Mukan Kağan’ın Şahsiyeti
Mukan Kağan’ın şahsiyeti kaynaklarda en çok bilgi verilen hükümdardır. Özellikle zeki, bilgili, sert tabiatlı olduğu belirtildiği gibi, askeri mücadelelerde çok haşin olduğu vurgulanmaktadır. Yüzünün genişliği 30cm’den fazla olduğu söylenen Mukan Kağan’ın gözleri donuk cam gibi (gri), yüzünün rengi ise oldukça kızıldı. Olağanüstü cesur olduğu bildirilen Mukan Kağan’ın askeri taktikleri de çok iyi bildiğini bilmekteyiz.
Taspar’ın Kağanlığı (T’a-po)
Mukan Kağan’ın vasiyeti üzerine yerine oğlu Ta-lo-pien yerine kardeşi Taspar Kağan oldu. Her bakımdan kuvvetli bir devletin başına geçen Taspar hakkında kaynaklardaki ilk kayıt “Çin’i zora sokan, sıkıştıran” şeklindedir.
Bu sıralarda Göktürk ülkesi çok genişlediği için Taspar Kağan yeni bir teşkilatlanmaya gitti. Ülkenin doğu kısmında yeğenlerinden ağabeyi Kara’nın oğlu She-tu’yu, ülkenin batı tarafına ise kardeşi Ju-tan’ın oğlu Börü’yü küçük kağanlar olarak tayin etti. Böylece kendisi kağanlar kağanı seviyesine yükselmiş oluyordu. Çok geniş bir sahaya yayılmış olan devleti daha iyi yönetebilmek maksadıyla böyle bir yolu seçen Taspar’ın ordusu yüz binlerle ifade edilmekteydi.
Taspar Kağan anlaşılmaz bir şekilde Budizm’e meyletti. Bu da ülkenin durumunu haliyle değiştirecekti. Önce değişik politikasına Budizm’e meylederek başlayan Taspar Kağan ardından Çin’li prensesler ile evlenme geleneğini de başlatmış oluyordu. Bu arada ülkesinin Çin gibi bayındır olacağı düşüncesiyle bir Budist pagodası yaptırttı ve 575 yılında Nirvana Sutra gibi, adı geçen dinin kutsal kitaplarını Türkçeye çevirttirdi.
Böylesine büyük bir devletin tahtınta on yıl oturan Taspar Kağan 581’in sonlarına doğru hastalandı. Ölmeden önce ise bir hata daha yaptı. Kendi oğlu yerine ağabeyi Mukan’ın oğlu Ta-lo-pien’in tahta geçmesini vasiyet etti. Bu da yapmış olduğu ikinci hata olarak tarihe yazıldı. Böylece bu hatalar devletin doğu ve batı olarak ikiye ayrılmasına kadar gidecek ve devlet 582’de ikiye ayrılacaktı…
Devamı Gelecek…
Kaynaklar :
Ahmet Taşağıl “Bokırın Kağanlıkları” Kronik Kitap, İstanbul 2019, syf. 105
Ahmet Taşağıl “Kök Tengri’nin Çocukları” Bilge Kültür Sanat Yayınevi, İstanbul 2015, syf. 128-129
Ahmet Taşağıl “Kök Tengri’nin Çocukları” Bilge Kültür Sanat Yayınevi, İstanbul 2015, syf. 129
Ahmet Taşağıl “Bokırın Kağanlıkları” Kronik Kitap, İstanbul 2019, syf. 112
Ahmet Taşağıl “Bokırın Kağanlıkları” Kronik Kitap, İstanbul 2019, syf. 112
Ahmet Taşağıl “Bokırın Kağanlıkları” Kronik Kitap, İstanbul 2019, syf. 116
Ahmet Taşağıl “Bokırın Kağanlıkları” Kronik Kitap, İstanbul 2019, syf. 117
Yazar : Muhammed Yiğit