Güneş Sistemi’nde komşularımıza gönderdiğimiz sondalardan alınan veriler, buralarda yaşam olabileceğine dair kanıtlar içeriyor.
Curiosity Keşif Aracı (Mars)
NASA‘nın Curiosity keşif aracında bulunan Lazer Spektrometresi en küçük atmosferik gaz partiküllerini bile tespit edebiliyordu. Mars‘ta yaptığı ilk araştırmalarda metan gazı bulamadı ve bu da bilim insanlarında düş kırıklığı yarattı. Ancak daha sonra mevsimsel metan çıkışları tespit edildi. Bu da şimdiye kadar Mars‘ta hayat olasılığı tezinin en büyük kanıtı olarak kabul ediliyor.
Viking Uzay Araçları (Mars)
Viking uzay araçları Mars yüzeyinde deneyler gerçekleştirdi. Mars toprağına radyoaktif karbon izotopu ile işaretlenmiş kimyasallar bırakıldı. Kayalar sonradan radyoaktif karbondioksit gazı saldılar. Bu da kayaların içindeki mikropların bu kimyasallarla beslendiğine işaret etti. Ancak aynı şekilde yapılan diğer testler aynı sonucu vermediği için kesin bir yargıya varılamadı. Daha sonra Mars yüzeyinde yapılan araştırmalarda zehirli perklorat kimyasallarına rastlandı. Yani, eğer Mars‘ta hayat varsa, yüzeyin altında olmalı.
Galileo Uzay Aracı (Europa, Ganymede ve Callisto)
NASA‘ın Galileo uzay aracı Jüpiter‘in yörüngesinde sekiz yıl boyunca döndü ve dev uydularını inceledi. Galileo üzerindeki manyetometre Europa, Ganymede ve Callisto çevresinde Jüpiter‘in manyetik alanının değiştiğini tespit etti. Bu da üç uyduda da tuzlu su okyanuslarının bulunabileceğine işaret ediyor. Europa‘nın çekilen yüksek çözünürlüklü fotoğraflarında hidrotermal bacalar tarafından ısıtılan okyanusların üzerinde yüzen buz tabakaları da görünüyor.
Cassini Uzay Aracı (Enceladus ve Titan)
Enceladus’da su olabileceği 1980’den beri bilim insanları tarafından düşünülüyordu ve Cassini uzay aracı 2005’te uydunun uzaya fışkırttığı buharların arasından geçerken bunu onayladı. Cassini buna ek olarak Titan‘ın yüzeyinde sıvı hidrokarbon gölleri buldu. Yer çekimi ölçümleri de Titan ve Dione’de sıvı su içeren okyanuslar olduğuna işaret ediyor.
New Horizons Uzay Aracı (Plüton)
New Horizons’un 2015’te Plüton‘un yakınından geçişine kadar çoğu bilim insanı, bu cüce gezegenin donuk ve jeolojik olarak ölü bir dünya olduğunu düşünüyordu. Ancak ölçümler herkesi şaşırttı. Sondadan gelen fotoğraflarda zamanla değişen karmaşık yüzey şekilleri bulunuyordu. Bunların, yer kabuğunun altındaki bir okyanus tarafından meydana getirildiği düşünülüyor.
Kaynak: How It Works