Hava kirliliği, yaşayan canlılar ve çevre üzerinde zararlı etkileri olan gaz ve taneciklerin atmosferdeki birleşiminden oluşur. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre, her yıl kirli hava sebebiyle 7 milyon prematüre ölüm meydana geliyor, ki bu da dünyadaki ölümlerin sekizde biri.
Bir kez atmosfere salındığında, zapt edilmesi mümkün olmayan kirletici maddeler, iklim koşullarına da bağlı olarak, merkezden yüzlerce hatta binlerce kilometre uzakta olan insanları bile etkileme potansiyeline sahip.
Son yarım yüzyılda, problemin doğası değişti. Gelişmiş dünyada, toksik sis yaratan zararlı duman emisyonları, kükürt dioksit ve eksik yakıt yanması ile ortaya çıkan parçacıklar; baca gazını kükürtten arındırma sistemi, kurum süpürücüler ve katalitik dönüştürücüler gibi teknolojiler tarafından engellenebildi.
Stratosferik ozon tabakasını delen gazlara karşı yasal düzenlemeler yapıldı ve yerine daha güvenli bileşenler koyuldu. Bugün, insanoğlunun en çok gözünü korkutan tehdit, küresel ısınmadır.
Astım gibi solunum problemlerinin hava kirliliği sebebiyle sadece tetiklendiği değil, oluştuğu konusunda da bulgular saptandı. Hatta, bazı araştırmacılar, yaşanan bölgedeki hava kalitesi ile çocukluk çağı otizmi oranları arasında dikkat çekici bağlantılar olduğunu gösterdi.
Diğer kirlilik çeşitlerinde olduğu gibi, çevreyi korumanın en iyi yolu, en başta bu toksik maddelerin salınımını engellemek. Daha rahat nefes alabilmek için, elektrik tasarrufu yapmak, araba kullanmak yerine yürümek, bisiklete binmek veya toplu taşıma kullanmak akla gelen yapılması en kolay seçimler.
Kaynak: How It Works