En küçük element olan hidrojen büyük patlamadan sonra büyük miktarda oluşmuştur. Bu sırada ayrıca helyum, lityum ve berilyum da ortaya çıkmıştır. Daha ağır elementleri ortaya çıkartmak için daha yüksek miktarda enerji gerekiyordu. Hidrojen ve helyum gazları birleşerek bulutları oluşturdu, bu bulutlar da çökerek yıldızları ortaya çıkardı.
Yıldızlardaki sıcaklık ve basınç nükleer füzyonu başlattı. Hidrojen atomları birbirine kaynayarak helyumu ortaya çıkardı: Yıldızlar yaşlandıkça helyum atomları karbon, azot ve oksijen gibi daha ağır elementleri oluşturdular.
Yıldızın kütlesine bağlı olarak, bu işlem bazen devam etti ve 26’ya kadar olan elementleri (demir) oluşturdu. Bu kritik noktadan sonra füzyon reaksiyonları enerji yaymayı durdurdu. Yıldızlar kullanılabilir yakıtlarını tükettikten sonra çöktüler, daha sonra gazları ve ağır elementleri uzaya püskürttüler.
Çok büyük yıldızlar patlayarak süpernovaları oluşturdu. Bu patlamalarda çıkan enerji demirden daha ağır elementlerin oluşmasına neden oldu. Bu patlayan yıldızların kalıntıları, hidrojenle birleşerek yeni yıldızlar oluşturdu ve bizim Güneş Sistemi‘miz gibi yıldız ve gezegen sistemleri doğdu. Bugün Dünya‘da gördüğümüz elementler hep bu olayların sonucunda ortaya çıktı. Yani bedenlerimizi oluşturan elementlerin hepsi kadim yıldızlardan geliyor diyebiliriz.
Hepimiz Yıldız Tozuyuz!
Oksijen (%65)
Bedenimizin ağırlığının yarıdan fazlasını oksijen oluşturur. Suyun ana bileşenlerinden biridir, yağ ve protein gibi biyolojik moleküllerin temel elementlerinden biridir.
Karbon (%18,5)
Karbon diğer elementlerle dört bağ kurabilir. Bu yüzden karmaşık, büyük moleküller üretmek için idealdir. Yağ, protein, şeker ve DNA‘nın temel yapıtaşlarından biridir.
Hidrojen (%9,5)
Tüm biyolojik moleküllerde bulunan üçüncü temel element hidrojendir. Bedenimizde karbon ve oksijene göre daha fazla hidrojen atomu bulunur.
Azot (%3,2)
Oksijen, karbon ve hidrojen tüm biyolojik moleküllerin temelini oluşturur ancak diğer elementlerin çoğu küçük oranlarda kullanılır. Azot hem DNA hem de proteinlerde yer alır.
Kalsiyum (%1,5)
Kalsiyum, kemik ve dişlerde bulunur. Hücreler birbirine sinyal gönderirken kas ve sinir fonksiyonlarında kullanılan elementlerdendir.
Fosfor (%1)
Fosfor da kalsiyum gibi kemik ve dişleri güçlendiren elementlerdendir. Enerji kullanımında da rol oynar, DNA‘nın temel yapıtaşlarından biridir ve tüm DNA yapısını bir arada tutmaya yarar.
Potasyum (%0,4)
Potasyum iyonları hücrelerin ve beden sıvılarının içinde bulunur. Elektrik yükü taşıdıkları için sinir hücreleri ve kas hücreleri tarafından kullanılır.
Kükürt (%0,3)
Kükürt de proteinin yapıtaşlarından biridir. Diğer sülfür atomları ile güçlü bağlar kurabilir ve proteinlerin şekillenmesinde rol oynar.
Sodyum (%0,2)
Sodyum da bedenin içindeki elektrik akımının taşınmasından sorumludur. Potasyum ve klorla beraber sinir ve kas fonksiyonlarının gerçekleşmesinde rol oynar.
Geriye Kalanlar (%0,4)
Bedenimizde bunlara ek olarak klor, magnezyum, manganez, demir, flor, kobalt, bakır, çinko, selenyum, molbidenyum, iyot, lityum ve alüminyum elementleri bulunur.
Kaynak: How It Works