Batı Avustralya kıyılarındaki bir adaya vuran bol güneş ışığının capcanlı bir renk şöleni yaratmasını bekleyebilirsiniz. Oysa Middle Adası’na vuran turkuaz renkli sığ dalgalar ve yemyeşil ağaçlar arasında sizi beklenmedik bir pembelik karşılar. Dünya‘nın doğal güzelliklerine gölge düşüren bu tuhaf renk, gözlerinizin size oynadığı bir oyun değil. Burası gerçekten de pespembe bir göl: Hillier Gölü.
1802 yılında bir İngiliz Kraliyet Donanması kâşifinin keşfettiği gölün tuz bakımından çok zengin olduğu kısa sürede anlaşıldı. Gölün tuz derişimi, adayı çevreleyen okyanustan on kat daha fazla. Bu yüzden göl, tuz madencilerinin birincil hedefi haline geldi ve onlarca yıl boyunca gölden tuz çıkarıldı. Ancak günümüzde bu doğa harikası koruma altında ve turistik bir cazibe merkezine dönüşmüş durumda. Turistler tuzlu sahilin çevrelediği pembe tonlarını huşu içinde izlerken bir gölün nasıl bu kadar pembe olabildiğini sorguluyorlar.
Göl, insan yapımı bir çilekli milkshake havuzuna benzese de rengi tamamen doğal. Hillier Gölü’nün rengini esasen Dunaliella salina adlı mikroorganizmadan kazandığı düşünülüyor. Bu algler, başka organizmalar için zehirli olacak kadar yüksek tuz derişimlerinde hayatta kalmalarını sağlayan pembe bir pigment kullanarak gölün aşırı tuzlu koşullarında çoğalmaya uyum sağlamış.
Hillier Gölü Neden Bu Kadar Tuzlu?
Bölgeye giren su oradan çıkamazsa tuz gölleri oluşur. Suyun taşıdığı tuz ve diğer besinler artık bölgeden çıkamaz ama su buharlaşarak havaya karışabilir. Bu süreç devam ettikçe su seviyesi genel olarak sabit kalır ama gölde tuz birikmeye başlar.
Tuz gölleri genelde denizden uzakta oluşur çünkü denize bağlanırlarsa derişimleri seyrelebilir. Tuz derişimi çok yükselince göldeki neredeyse tüm canlılar ölür, böylece yosunlar ve bakteriler rekabetle karşılaşmadığı için daha rahat çoğalır. Su seviyesi değiştikçe pembe göllerin renginde dalgalanmalar olabilir ama Hillier Gölü’ndeki pigment taşıyan mikroorganizmalar gölün yıl boyunca pembe kalmasını sağlayacak kadar çoktur.
Pembe Üreticiler
Bu tuhaf pembe sularda ne balık yaşıyor ne de başka deniz canlıları, ama balıkların eksikliğini mikroorganizmalar tamamlıyor. Bu gölde yaşayabilen az sayıdaki türden biri olan Dunaliella salina alglerinin büyük nüfusu gölün rengine yansıyor. Bu algler beta-karoten denilen karotenoid pigmentleri üretiyor. Bilim insanlarına göre parlak pembe rengin kaynağı bu.
Gölde bulunan ve pembe renge katkıda bulunan diğer mikroorganizmalar ise tuz kabuklarında bulunan Halobacterium salinarum adlı halofil arkeler. “Halofil” terimi “tuz seven” anlamına geliyor ki Hillier Gölü’ndeki tüm organizmalar bu koşullarda yaşamak için halofil olmak zorunda. Sert hücre duvarlarına sahip bu canlılar dünyanın en ekstren ortamlarında yaşayabiliyor ve aynı zamanda renkleri pembe.
Kaynak: How It Works