İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı döneminde, Hitler’in Avrupa üzerine saldırttığı korkunç ordusu yenilmeye başladığında Naziler savaşı kazanmak için bir “mucizevi silah” bulma arayışına girdiler.
Bu arayış yüzünden Almanya’da tarihin en garip, en tehlikeli ve çılgın silah prototipleri üretildi. Alman bilim insanları bu tür icatlarla uğraşırken boş kaldıkları zamanlarda da Alman askerlerinin gücünü süper-insan seviyesine çıkaracak iksirler ve karışımlar bulmak üzerine çalıştılar.
Tarihe baktığımızda ne roketlerin ne de galaktik büyüteçlerin Almanya’nın büyük bir yenilgi almasının önüne geçebildiğini görüyoruz. Tarihçiler yıllar boyunca bu büyük ordunun geliştirmeye çalıştığı alternatif silahları ve arkasıda yatan şeytani zekayı çözmek ve belgelemek için uğraştı.
Peki Hitler’in çılgın bilim insanları dünyanın en korkunç silahını yapmaya en azından yaklaşabildiler mi? Planlanan silahlardan biri hayat geçirilmiş olsa savaşın kaderini değiştirebilir miydi? Tüm bu soruların yanıtını aradığımız ve Hitler’in çılgın silahlarını mercek altına aldığımız bu özel çalışmaya hoş geldiniz.
Hitler’in Çılgın Silahları
Çikolata Bombası
1940’ların Londrası savaşın pençesinde, halkın açlıktan inim inim inlediği bir dünyaydı. Naziler halkın açlık duygusunu bir silaha dönüştürmeyi planladılar. Bir çikolata şeklinde hazırladıkları bu bomba ısırıldıktan veya kırıldıktan kısa bir süre sonra patlıyordu. 1943’te MI5 Patlayıcı Birimi’nden Victor Rothschild tarafından keşfedilen bu çikolata bombasının aynı zamanda Winston Churchill’e suikast yapmak için de kullanılmasının planlandığını ortaya çıktı.
Dev Top (Heavy Gustav)
Bu devasa savaş makinesi aslında bir top. “Heavy Gustav” adı verilen bu topun ağırlığı 1.300 ton. 473 metre uzunluğunda ve 11.6 metre yüksekliğinde. Bu top, şimdiye kadar bir savaşta kullanılmış en büyük top mermisi kalibresine sahip. Yedi tonluk top mermilerini 47 kilometre uzağa atabiliyordu.
2. Dünya Savaşı başlamadan önce inşa edilen Gustav’ın hedefi Fransa’nın Maginot cephesindeki barikatları yıkmaktı. Ancak Almanlar Fransa cephesinde beklemedikleri kadar hızlı bir zafer kazandılar ve ona ihtiyaç kalmadı. Bunun üzerine Gustav doğu cephesine yani Sivastopol Savaşı’na gönderildi. Burada yerin 30 metre altındaki bir Sovyet cephaneliğini patlatarak efsaneleşti.
Köşelerden Ateş Eden Tüfek
Zaten tipinden de anlaşılabileceği gibi, bu tüfek kendini göstermeden duvarın kenarından ateş etmeye yarıyordu! Sturmgewehr 44 saldırı tüfeğinin namlusuna eklenen bu parçada aynı zamanda ateş eden askerin duvarın arkasında ne olduğunu görmesi için bir periskop da bulunuyordu.
İki farklı tasarımda üretildi. Bir tanesi piyadeler için 30 derece açılı namluya sahipti, diğeri ise zırhlı bir araçta kullanılmak üzere daha büyük boyuttaydı ve 90 derece açılı namluya sahipti. Piyadeler için geliştirilen namlu 36 santimetre boyundaydı, eğimli parça 14 santime denk geliyordu. Ancak prototip sonrası üretilen namlular hiç başarılı olamadılar. Kurşunlar çoğu sefer namlunun içinde parçalanıyordu.
Süper Asker Hapları
Nazilerin Dünya’da bir ilk olarak sigara içmeyen bir hükümet oluşturduğunu hatırlayalım. Ancak aynı hassasiyeti performans artıran ilaçlara gelince hiç de göstermiyorlardı. O dönem birçok insan simdi çok tehlikeli ve alışkanlık yapan bir narkotik olarak sınıflandırılan Pervitin tableti kullanıyordu. Hem savaştan yorgun askerler hem de halk tarafından rahatlamak için kullanılan bu ilaç (1940 Nisan – Temmuz ayları arasında cepheye 35 milyon Pervitin hapı gönderilmişti) insana bir anda ciddi bir enerji patlaması yaşatıyordu. Ancak birçok yan etkisi bulunuyordu.
Nazilerin savaş bitmeden önce üzerinde çalıştıkları bir başka ilaç D-IX idi. Metamfetamin tabanlı bir performans artırıcı olan bu ilacı soykırım mağdurları üzerinde denediler. Bu ilacı alan insanların sırtlarında 20 kilogram ağırlık ile bir günde 900 kilometre yürüyebildiği ortaya çıktı. Pervitin’in aksine D-IX geniş bir kullanım alanı bulamadı, zira 1945’te savaş bittiğinde henüz sadece birkaç denizaltı mürettebatında denenmiş, piyasaya henüz sürülmemişti.
Güneş Tabancası
Anlaşılan o ki, garip silahlar icat etmek söz konusu olduğunda Naziler kendilerini sadece Dünya ile sınırlamıyordu. Dünya dışından da yardım almayı denediler. Bunun için de 1923’te bilim insanı Hermann Oberth tarafından ortaya atılan bir konsepti kullandılar. Dünya‘da parça parça üretilecek olan dev bir güneş aynası atmosferin 37.000 metre yüksekliğinde birleştirilecekti. Bir kere devreye girdikten bu aynanın Güneş ışınlarını toplayıp sonra bir büyüteç gibi düşman hedefinin üzerinde odaklanması ve onu yakıp kül etmesi planlanıyordu.
Çalışabilir Miydi?
Bu konseptin çalışması hiçbir şekilde mümkün görünmüyor. Bu arada Oberth’in tasarımının sadece bir ayna ile sınırlı kaldığını düşünmeyin. Hem ayna, hem de bu aynayı kullanacak astronotların çalıştığı bir uzay gemisi tasarlamıştı. Hidrofonik bahçelerde kendi yiyeceklerini üretecekler, güneş enerjisi jeneratörleri ile elektrik ihtiyaçlarını karşılayacaklardı. Şu anda Uluslararası Uzay İstasyonu‘nun bile bu kadar geniş seçeneklere sahip olmadığını söyleyip geçelim.
Şimdi İnşa Etsek Ne Kadara Mal Olurdu?
Nazilere göre Güneş tabancasının inşası 15 yıl kadar sürecek ve 3 milyon marka mal olacaktı. Günümüzde bu bütçe yaklaşık olarak 34,9 milyon Avroya karşılık geliyor. Uluslararası Uzay İstasyonu 150 milyar dolara mal olmuştu ve hidrofonik bahçeleri bile yok.
Kaynak: How It Works