Adına; Aristo, Goethe, Leonardo da Vinci, Kepler ve Leibniz’in de yer aldığı “Her Şeyi Bilen Son İnsan ” ve ” Gelmiş Geçmiş En zeki insan ” listelerinde rastlayabileceğiniz Immanuel Kant, tarihin en büyük dehaları arasında yer almasını sadece Alman felsefesinin kurucusu olup Aydınlanma Çağı ve felsefe tarihine yön vermesine değil, beraberinde bilimsel anlamda da büyük bir devrime öncülük etmiş olmasına borçlu. Gençliğinde ürettiği “Evrensel Doğal Tarih ve Göklerin Teorisi” adlı bilimsel çalışma büyük ses getirdi.
Hangi Dahilerden Etkilendi?
• David Hume • Gottfried Leibniz • John Locke • Jean Jacques Rousseau • Aristo • Öklid • Platon • Christian Wolff
Uzmanlık Alanları: Felsefe, Estetik, Etik, Astronomi, Teoloji, Tarih, Fizik
Kütüphanesindeki Kitap Sayısı: 400+
Öne Çıkan Nitelikleri
Kant, kendisini tarihin en büyük filozoflarından biri olmaya götüren sürece matematik ve fizik çalışarak başladı. Gösterişsiz, sade bir hayat süren dahi, tarihte derin izler bırakacağı yaşamı boyunca kendini kitaplara ve çalışmalarına adamıştı. Tıpkı Newton gibi gününü evde çalışarak geçirmeyi tercih eden ve seyahatten hoşlanmayan bu büyük adam yine onun gibi hayatı boyunca bekar kalmayı tercih etti.
40 yıldan uzun bir süre yakınındaki bir üniversitede bıkıp usanmadan aynı dersleri vermiş olması, sabırlı ve geleceğe aktarabileceği engin bilgilerini yayma konusunda kararlı olduğunu gösteriyor. Bazı tarihçiler bu sıradan görünen yaşam tarzı nedeniyle onu insandan çok makineye benzetmiş olsalar da Kant hayatın zevk ve tutkulardan arınmış bir yaşam sürerken bir yandan da dostlarını çevresine toplayıp hikayeler anlatmayı , onlarla sohbet etmeyi seviyordu.Her konuda öyle derin bilgiye sahipti ki insanlar onun çevresinde olup anlatacaklarını dinlemeye bayılırlardı.
Macera dolu bir hayat sürememiş olmamasının asıl sebebi doğuştan gelen iskelet sorunuydu. Hastalığı yüzünden anormal derecede ufak bir göğüs kafesine sahip olduğundan daha aktif bir hayat sürdürmesi mümkün değildi. Diğer taraftan, her günü belirli bir düzende tekrarlamanın, faziletli bir insan olma yolundaki belli başlı şartlardan biri olduğunu söylüyordu.
Günlük Yaşamı
Her sabah mutlaka tam 08.00’de uyanır, 1-2 fincan çay içer, beraberinde piposunu yakar, bu rutin esnasında meditasyon yapardı. Ardından saat 07.00’ye dek o gün vereceği ders üzerinde çalışır ve 07.00-11.00 arasında derse girerdi. Öğlen yemeğine kadar kendi çalışmalarına odaklandıktan sonra yemek için dışarı çıkıyor, bu sırada yürüyüş yapmış oluyor,öğleden sonra saatlerinin tamamını da yakın dostlarıyla geçiriyordu.
Eve döndüğünde (-ki komşuları her gün mutlaka saat tam 15.30’da evinin kapısına vardığını söylüyordu) çalışmalarına devam ederdi. Dostlarıyla geçirdiği saatler haricinde, onu rahatlatan başlıca şeylerden biri de müzik dinlemekti.
Uyku ve Beslenme
Yaşımını sıkı bir rutine bağlı kalarak geçiriyor olsa da tek gerçek öğünü,dersinden çıktıktan sonra bir lokantaya uğrayarak yediği öğlen yemeğiydi.Onda da her zaman iyi pişmiş bir et yer ve yanında şarap içmeyi severdi.
Fiziksel Aktiviteler
Sağlığını koruma şekli konusunda garip inançları vardi.Hizmetçisinin yardımıyla kendini yatağa sıkıca bağlatır, kundaktaki bir bebek gibi uyurdu. Az uyumanın sağlığı koruduğuna, çok uyumanınsa sağlıksız olduğuna ve erken ölüme sebep olduğuna inanıyor, sağlığını bu şekilde koruduğunu düşünüyordu. Diğer bir alışkanlığıysa ağızdan değil, mutlaka burundan nefes almasıydı.
Tuhaf Alışkanlıkları
Kant’ın tüm yaşamı başlı başına tuhaf bir alışkanlık gibiydi. Hayatının 40 yılını, her gün aynı saatte tamı tamına aynı şeyleri yaparak geçirdi.
Dönüm Noktası
Ünlü polimatın hayatında, dehasını ortaya çıkarıp parlatacak belirli bir dönüm noktası olmadı. Fakat çocukluğunda çok disiplinli bir eğitim almış olması tüm hayatına yansıdı. Hem bu sayede hem de hastalığı yüzünden kendisini erken yaşlardan itibaren çalışmaya adamış oldu.
Güneş Sistemi’nin Oluşumu
“Evrensel Doğal Tarih ve Göklerin Teorisi” adlı geniş çaplı çalışmasında Güneş Sistemi‘nin nasıl oluştuğunu anlattığı Nebula Hipotezi diye bir bölümde Güneş Sisteminin gaz ve toz bulutlarından ibaret olan bir nebulada de şekillendiğini söylüyor. Newton‘ın Tann’dan başlayarak açıklamaya giriştiği benzer hipotezinin aksine, Kant salt bilimsel bir yaklaşımla Samanyolu’ndan başlıyor ve galaksimizin dev yıldız disklerinden meydana geldiği, bunların da yine gaz ve toz bulutları sayesinde şekillendiği üzerinde duruyor.
Kant’in bu şaşırtıcı hipotezi, tarihte ilk kez ve şaşırtıcı bir doğruluk payıyla astronominin Güneş Sisteminin ötesine de uzandığını gösteren muazzam bir çalışmaydı. Hemen ardından çalışmalarını felsefe üzerine yoğunlaştırmayı tercih etti. Birinden diğerine geçişin çok sert olduğunu düşünüyorsanız, cevabı Kant’ın kendi sözleriyle verelim: ” İki şey var ki zihni git gide artan bir merak ve hayranlıkla dolduruyor. Düşünceler sık sık ve çok yoğun bir şekilde bu ikisine doğru kaymaya meyilli. Biri, üstümdeki yıldızlı gökyüzü. Diğeriyse içimdeki ahlaki kurallar.”
Kaynak: Popular Science