Interstellar (Yıldızlararası) Bilim Mi, Kurgu Mu?

Interstellar (Yıldızlararası) filminin sonuna doğru kahramanımız Coop (Matthew McConaughey) Gargantua adını verdikleri bir kara deliğin içine atlıyor. Olay ufkunu geçtikten sonra parçalanmakta olan uzay aracından dışarı fırlıyor ve garip, dört boyutlu bir ortama düşüyor. Burasını tartışmıyoruz, önemli olan bundan hemen öncesi. Kara deliğin içine düştüğünde canlı kalabilir miydi? Şu andaki fizik bilgimizle, bunun mümkün olmadığını söylüyoruz.

Bir hatırlatma yapalım. Bir kara deliğin çevresi ışığın bile kaçamayacağı bir bölge ile sarılı, inanılmaz yoğun bir tekillik noktasıdır. Bu bölgenin hemen kenarında olay ufku bulunur. Burası geriye dönüşü olmayan noktadır. Bu noktanın öncesinde ise galaksilerin merkezinde dönen süper sıcak enkaz halkaları olduğu düşünülüyor, zira bu bölgede yıldızlar sürekli kara deliğin içine doğru çekiliyor ve parçalanıyor.

Interstellar Yildizlararasi Bilimsel Inceleme

Diyelim ki bu bölgeyi geçtiniz, bundan sonrası iyice karmaşıklaşıyor. Küçük bir kara delik söz konusu ise, ortasının yakınına bile gelmeden önce bir spagețti gibi uzayacaksınız, zira ayağınızdaki kütle çekimi kafanızdaki kütle çekiminden çok daha fazla olacak. Büyük bir kara delik olduğu durumda ise, bir çeşit ikiye bölünme yaşayacaksınız. Uzaktan bakan bir gözlemci sizin ikiye ayrıldığınızı görecek. Sizin için ise bu, tekilliğe doğru çok uzun süren bir düşüş gibi deneyimlenecek.

Bu ikilem, fiziğin henüz çözüm getiremediği sorulardan biri. Doğrusunu söylemek gerekirse, tekillikte ne olduğunu kimse tam olarak bilmiyor. Kim bilir, belki de orada Interstellar (Yıldızlararası) filmindeki gibi dört boyutlu bir kitap rafı vardır?

Bunlardan bazıları Dünya‘ya benzer koşullara sahip olabilir. Interstellar (Yıldızlararası) filminin ana hikayesi, astronot ekibinin, içinde kayalık gezegenler olan başka bir gezegen sistemine gitmesi üzerine kurulu. Amaçları bu ötegezegenlerden hangisinin yaşamaya elverişli olduğunu belirlemek ve Dünya‘ya bir mesaj göndermekti. Biraz uzak ihtimal gibi görünse de, uzayda yaşamı destekleyen gezegenler olabilme potansiyeli var.

Interstellar Yildizlararasi Bilimsel Analiz

Son 20 yılda Güneş Sistemi‘nin dışında binlerce gezegen keşfettik. Bazıları kayalık gezegenler ve yıldızlarının yaşamı destekleyen bölgesinde yörüngede dönüyorlar. Bu bölgede sıcaklıklar sıvı halde suyun var olabilmesine uygun. Şu ana kadar Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde dönen, aynen Dünya gibi bir gezegen bulabilmiş değiliz. Ancak, daha küçük yıldızların çevresinde yaşamı destekleme potansiyeli olan gezegenler bulduk.

Buna bir örnek TRAPPIST-1 sistemi, bir başka örnek ise Güneş benzeri yıldızların çevresinde dönen Kepler-452b gibi gezegenler. Şu anda yepyeni bir teleskop dizisi inşa ediliyor (Extremely Large Telescopes – ELT). Bu dizileri kullanarak uzak gezegenlerin atmosferleri araştırılacak ve insan hayatına uygun olup olmadıkları net olarak tespit edilmeye çalışılacak.

Kaynak: All About Space

Yorum yapın