Antik dünyanın kozmopolit, özgür ve zengin kentlerinden İskenderiye, iki büyük medeniyetin, Yunan ve Mısır medeniyetlerinin kültürünü ve toplumunu bir araya getirmişti. Şehir, M.Ö. 332 yılında Nil deltasını fethederek Rhakotis adlı küçük bir Mısır şehrinde İskenderiye’yi kuran Büyük İskender’in adını taşıyor. İskenderiye, genişleyen Helenistik imparatorluğun bir parçası haline geldiğinden, Büyük İskender şehrin gelişimini ve büyük bir kültür ve eğitim merkezine dönüşmesini bizzat onaylamıştı. Geniş bulvarları ve bir dizi tapınak ve muazzam büyüklükteki toplanma alanlarını çevreleyen Korint stilindeki sütunlarıyla, kentin sokakları bu dönüşümün coşkusunu yansıtacak şekilde tasarlanmıştı.
Mısır ve Yahudi etkisi varlığını sürdürerek, ticaret gücü ve entelektüel kurumları sayesinde hızlı bir şekilde antik dünyanın merkezi haline gelen benzersiz ve kapsamlı bir liman yarattı. II. Ptolemaios’un şehri yönettiği dönemde İskenderiye, büyüyen banliyöleri ve Kartaca ile Roma’yı gölgede bırakan işlek caddeleriyle antik dünyanın en büyük metropolüydü. Pek çok imparatorluk gelip geçse de şehir, Nil‘in zengin ve bereketli topraklarına uzanan en önemli köprü olarak kaldı. İskenderiye, M.Ö. 30 yılında Kleopatra’nın düşüşüne kadar bağımsız bir şehir olarak varlığını korudu.
İskenderiye Geçmişte Nasıldı?
Yönetim
İskenderiye, Mısır geleneklerini benimseyen, kendini firavun ilan eden ve Mısır tarzına uygun giyinen Yunanlı Kral II. Ptolemaios tarafından yönetiliyordu. Mısırlılar krala tapınmak zorundaydı, ancak görece daha yüksek konumda olan Yunanlılar için krala mutlak bir tapınma söz konusu değildi.
Eğitim
Antik dünyada benzeri görülmemiş kütüphanesi İskenderiye’nin övünç kaynağıydı. Bununla birlikte, öğrencileri yalnızca Yunanca okuyabiliyordu. İskenderiye’de Mısırlı ve Yahudi nüfusun yoğun olması, Yunanlıların yüksek öğrenime erişimini kısıtlıyordu.
Sanat
Sanat aktiviteleri büyük oranda Helenistik dönemin zevkini yansıtsa da kent, Mısırlılar da dahil farklı toplulukların ihtiyaçlarına yanıt veriyordu. Şehir Helenistik stildeki büstlerle doluydu, ancak resmi konutların iç kısımlarında Firavun hiyeroglifleri de bulunabiliyordu.
Teknoloji
Çok sayıda âlim ve filozof teoriler geliştirmek üzere şehre geldiğinden İskenderiye, söz konusu dönemde üst düzey eğitimin merkezi haline geldi, Hipparkos, İskenderiye rasathanesinde çalışmalar yaparak Dünya, Ay ve Güneş arasındaki mesafeler üzerine teoriler geliştirdi.
Ordu
İskenderiye’nin yöneticileri, şehri savunacak ordularını halk tabakasından toplamak zorundaydı. Ordu, İskender’in, falanks düzeninde savaşan zırhlı ve mızraklı piyadeler içeren modeline dayanıyordu. Bu piyadeler, Mısırlılardan ziyade genellikle Yunanlılar arasından seçiliyordu.
Endüstri
Şehir limanı çevresinde gerçekleşen dokuma malzemeleri ticareti ve tahıl takası, İskenderiye limanının gelişmesini ve dünyanın en önemli limanlarından biri olmasını sağladı. İskenderiye, Nil deltasında bulunan büyük miktardaki gıda maddelerinin ihraç edilebilmesini sağlayan ana geçitlerden birini temsil ediyordu.
Din
İskenderiyeliler için din son derece önemliydi. Ptolemaios, antik Yunan tanrı ve tanrıçalarını Mısır inancındaki tanrı ve tanrıçalarla birleştirerek yeni tapınma biçimleri ve tapınaklar yarattı. Ölüm tanrısı Osiris, Yunan görünümlü Serapis’e dönüştü.
Kaynak: All ABout History