Toplumlar, yüzyıllar içerisinde pek çok travma yaşadılar. Kimi zaman suskunluğa gömüldüler ve sonraki kuşakların kültürel dokularında dönüşüme sebep oldular. Lakin 14. yy’ın ortasında ortaya çıkan bir insanlık belası vardı ki o zamana kadar görülmemiş bir yıkımın sebebi oldu.
Şimdiye kadar kalabalık orduların zulmünden çekinen halklar, tanımış oldukları çoğu insanın canını alacak gerçekle yüz yüze gelmişlerdi. Ölümün adı bu sefer Veba. Yani Kara Ölüm.
Veba, tarih boyunca defalarca ortaya çıktı. Ancak çoğunlukla yerel düzeyde kalıyor ve ortadan kayboluyordu. Orta Çağ dünyası ise gelişkin ticaret ağları ve pek de hijyen ihtiva etmeyen şehirleri ile vebanın en çok zarar verdiği zamanları kapsadı.
1347’de İtalya’da görülen veba, muhtemelen ilk defa Çin‘in Yunnan şehrinde ortaya çıkmıştı. Farelerde konaklayan pirelerin taşıdığı yersina peksis bakterisinden kaynaklanıyordu. O dönemde görülen iki türü bulunmaktaydı. İlki akciğerde gelişen pnömik veba, ikincisi ise lenf bezleri çevresini mesken tutan bubonik vebaydı. Bubonik veba en yaygın türdü ve deri altından çıkan siyah kabarcıkların türemesine sebep oluyordu. Dolayısıyla kara ölüm tabirinin yerleşmesini sağladı.
Vebanın Yayılışı
Kara ölüm kısa sürede Asya’dan Ortadoğu’ya İpek Yolu aracılığıyla yayılmıştı. Aynı zamanda Moğol akınları süreci hızlandırmaktaydı. Üstelik Moğolların, Kırım işgali sırasında Caffa Kalesi’ne mancınıkla yolladığı vebalılardan dolayı bu bölgeyi vebaya teslim ettiği rivayet edilmektedir. Bu sırada veba Asya’da Hindistan ve Ortadoğu’da Bağdat, Filistin, Lübnan ve Hicaz gibi önemli merkezlerde milyonlarca canı kısa süre içerisinde alıyordu.
Kara ölüm 1347’de Ceneviz Gemileri aracılığıyla İtalya’ya sirayet etti. 1348’de Londra ve Paris hastalıkla pençeleşiyordu. Bir yıl sonra İskandinavya’ya sıçramıştı. Vakanüvisler, Avrupa’nın nüfusunun yaklaşık üçte biri ya da ikisini birkaç yıl içerisinde öldüğünü not etmişti.
Kara ölüm tüm dünyada sönümlense de 19. yüzyıla kadar her yüzyıl büyük salgınlar halinde kendini gösterecekti. 14. yüzyılda gerçekleşen yıkım ve köklü toplumsal dönüşümlerin habercisi oldu. Feodalizm sarsılırken, Kilise’nin otoritesi sorgulanır hale geldi.
14. yüzyıl başlangıcında Avrupa işsizlik problemi ile mücadele ediyordu. Kısa sürede işçi ücretleri yükseldi. Rusya ve Doğu Avrupa gibi vebadan çok etkilenmeyen bölgeler hariç şeflik kurumu zedelendi ve özgür köylüler ortaya çıkmaya başladı. Hemen ardında köylü isyanları baş gösterdi.
Veba aynı zamanda köklü zihniyet dönüşümüne işaret ediyordu. Birkaç yıllık travma ardından milyonların gömülü olduğu mezarlar bırakmıştı. Dolayısıyla insanın dünyadaki konumu daha sert biçimde sorgulanır oldu. Kilisenin otoritesi zayıflamıştı ve sert politikaları devreye sokmak zorunda kaldı. Yahudiler ve cüzzamlılar gibi dezavantajlı gruplar kilise mensupları tarafından aleni olarak düşman gösterildi.
Kaynak: Büyük İnsanlık Tarihi
İlginizi Çekebilir: