Kasırgalar

Kasırgalar, çok fazla hasar verme gücüne sahip rüzgâr hızlarına ulaşan muazzam büyüklükte fırtınalardır. Dünyanın en hızlı kara hayvanı olan çita bile koşarak kasırgadan kaçamaz. Kasırgalar okyanusla atmosfer arasındaki bağlantı nedeniyle meydana gelir. Kendi etraflarında dönen dev kasırgalar basınç birikmesiyle oluşur: Sıcak su okyanus yüzeyinden atmosfere yükselir ve kendi etrafında dönen durdurulamaz bir hava kuvveti haline gelir. Bu devasa fırtınaların çapı 2.000 kilometreyi bulabilir. Suda ve karada yollarına çıkan her şeyi yerinden edebilirler.

Kasırgalar insanlar için yadsınamaz bir tehdit çünkü Dünya‘da kontrol etmeyi başaramadığımız ender şeyler arasındalar. Kasırgaların yıkımına ilk elden tanık olanların gayet iyi bildiği üzere hayatları mahvetme gücüne sahipler. Yine de bu gücü hayranlıkla izliyoruz. Bu devasa, dönen sistemler doğanın kuvvetleriyle kendiliğinden oluşuyor ve yıkıcı etkilerini günlerce koruyorlar. Rüzgârla birlikte hareket ediyorlar ve bir ordu gibi silahlarını karaya boşaltıyorlar: her şeyi silip süpüren dalgalar, su baskınlarına yol açan yağışlar ve yıkıcı rüzgârlar…

Kasırganın yarattığı tahribatın ötesine bakılırsa çevreye bazı faydalar sağladığı da görülüyor. Soğuk bir merkez etrafında dönerek hareket eden bu fırtınalar gezegenimizin ısı dengesinin korunmasına yardımcı oluyor. Kasırgalar olmasaydı kutuplarda ve tropikal bölgelerde çok daha aşırı sıcaklıklarla karşılaşırdık. Kutuplarla tropikal bölgeler arasında zaten ciddi bir fark var. Neredeyse tüm kasırgalar ekvatordan dışarı doğru hareket ediyor ve tropikal fırtınalar ısı enerjisini daha soğuk sulara yönlendiriyor.

Kasırganın “dağıtma” görevi denizde bitmiyor. Kalın ağaçları bile zahmetsizce sökebilen kasırga rüzgârları, tahmin edeceğiniz üzere minik ve hafif tohumları kolaylıkla taşıyabiliyor. Normalde bitki tohumlarının çoğu hafif rüzgârlar ve esintilerle taşınır ama kasırga, bitki türlerini normal bir rüzgârdan çok daha uzaklara götürebilir. Yangınlar ve başka doğal felaketlerle mahvolmuş bazı bölgelere kasırgaların taşıdığı tohumlar orada yeniden yaşamın yeşermesini sağlayabiliyor.

Günümüzde kasırgalar hakkında sahip olduğumuz bilgi miktarı epey fazla. Bu sayede ortaya çıkışlarını ve izleyebilecekleri rotaları tahmin etmek kolaylaştı. Toplumun erkenden uyarılması ve can kaybının önlenmesi için bu gibi bilgiler çok önemli. Peki ama kasırgaları önceden tespit etmek nasıl mümkün oluyor?

ABD’de tropik fırtınaların büyümesini izlemekten sorumlu kurum olan Ulusal Kasırga Merkezi (NHC), kasırgaları karaya ulaşmadan 48 saat önce tespit etmeyi amaçlıyor. Günümüzde sahip olduğumuz gelişmiş teknolojiler sayesinde oldukça başarılı tahminler yapılabiliyor. Toplanan bilgilerin ana kaynağı uydular. Fırtınadan uzakta olsalar da uyduların sahip olduğu sensörlerle birçok ölçüm ve analiz yapılabiliyor. Yağmur ve rüzgâr hızlarını izlemek için radarlar kullanılırken, büyüyen fırtınaların içindeki sıcaklık farklılıklarını izlemek ve fırtınaların merkezlerini bulmak için kızılötesi sensörler kullanılıyor.

Doğru noktalar belirlendikten sonra, artan rüzgârların yoğunluğunu ve yönünü ölçen araçlarla donatılmış uçaklarla fırtınaya yakından bakılabiliyor. Yeryüzündeyse yer istasyonları, deniz şamandıraları ve gemiler, kasırgaların doğduğu bölgeleri analiz ediyor. Okyanus şamandıraları, kasırgaların sıkça oluştuğu bölgelerde su yüzeyinde yüzüyor. Dalgalar ve akıntılarla hareket ederken dalga yüksekliğini; dalga yönünü; çevredeki rüzgâr, hava ve su sıcaklıklarını ve basınçlarını ölçüyorlar. Bu koşullardaki değişiklikler kasırga oluşumu için ideal hale gelirse meteoroloji merkezleri uyarılıyor.

Bilgileri edinen hava tahmin uzmanları, tüm bu verileri çok yüksek performanslı bir bilgisayara girerek olası sonuçları görebiliyor. Bilim insanları kasırganın oluşması için gereken koşulları biliyor ama bazen koşullar doğru olsa bile kasırga oluşmayabiliyor. Bunun nedeni bilinmiyor. Bu yüzden okyanus ve atmosferdeki hareketlilik yakından izlenmek zorunda. Tropikal fırtınalar Kategori 1 hızlarına yaklaşmaya başlarsa uzmanlar küresel rüzgâr modellerini kullanarak kasırgadan etkilenebilecek kara alanlarını belirliyor. Kasırganın tüm olası rotaları çiziliyor. Böylece etkilenme ihtimali olan vatandaşlar erkenden uyarılabiliyor.

Kasırgalar söz konusu olduğunda doğaya karşı koymak imkânsız. O yüzden yapılabilecek en iyi şey, yollarından çekilip geçmelerine izin vermek. Bulgular, son yıllarda oluşan kasırgaların daha hızlı bir şekilde şiddetlendiğini gösteriyor. Neyse ki Türkiye kasırgalardan etkilenen bir bölgede yer almıyor.

Kasırgalar Nerede Oluşuyorlar?

Ekvatora en yakın okyanus suları güneş radyasyonuna daha fazla maruz kaldıkları için en sıcak sulardır. Hava parçacıklarının hareketini başlatmak için sıcaklık gerektiğinden genellikle tropikal fırtınalar bu hat üzerinde oluşmaya başlar. Kasırga, siklon ve tayfunların hepsi bu hat boyunca oluşur. Aslında hepsi aynı hava olayı olsa da Atlantik ve Kuzeydoğu Pasifik’te oluşanlara kasırga, Kuzeybatı Pasifik’te oluşanlara tayfun, Güney Pasifik ve Hint Okyanusu’nda oluşanlara siklon denir.

Bu şiddetli hava olaylarının izleyeceği rotalar ve ömürleri değişken olabilir. Küresel rüzgârlar rotalarına yön verebilir. Ömürleri ise güçlerine ve yol boyunca yakıt kaynaklarına erişebilmelerine bağlıdır. Ortalama bir kasırga birkaç gün sürer ama 1994 yılındaki John Kasırgası 31 boyunca gücünü yitirmemişti.

Kaynak: How It Works

Yorum yapın