Yaklaşık 3500 yıl önce Güney ve Kuzey Avrupa’da yaşayış tarzı açısından fazlasıyla fark vardı. Güney’de Roma köle emeğine dayanan ve ekonomisini işgal edilecek yeni topraklar üzerine kurarken iç kısımlarda büyük kabile federasyonları yaşardı.
Kelt tabiri Hint-Avrupa kökenli bu halkları tanımlamak için kullanılan özel bir isimdi. Bu halklar kabile eksenli örgütlenmeleriyle kara ormanları mesken tuttular. Kavimler arasında çatışmalar söz konusuydu. Ancak Keltler savaş enerjisini bunun yerine yağma faaliyetleri için seferber ettiler.
Avrupa’nın Akdeniz’e bakan kıyılarında bir yanda Roma gibi şaşalı şehirler yükselirken, Orta ve Kuzey Avrupa’da özgürlükçü halklar yüksek teknikleriyle göz dolduruyordu. Üstelik Roma Senatosu’nun dahi hayal edemeyeceği demokratik eğilimleriyle…
Keltlerin MÖ 1500 yılı civarında Güney Almanya çevresinde konumlandıkları tahmin edilir. Romalılara kadar tüm Avrupa’nın kültürel hakimi konumunda olacaklardır. Zirvede oldukları dönemde yağma ve kültürel aktarımları Portekiz’den Anadolu’ya kadar uzanacaktır.
Kelt Yerleşimi ve Yaşam Tarzı
Kelt köyleri Oppidae adı verlen yükseltilmiş tepeler eksininde kurulur. Tepede şefin halkına himedeceği kale benzeri yapı bulunur. Şeflerin fikir önderi olması bekenir ve mertlikleriyle halkının birleştirici tutkalı konumundadır. Şefler kabile meclisi tarafından seçilir ve kabiledeki herkesin nispi bile olsa söz hakkı bulunur. Kelk kaleleri aynı zamanda Druidlerin, sanatçıların, ozanların ve bilgelerin buluşma noktasıdır.
Durid : Keltlerde doğayla bütünleştiği düşünülen ve durugörü sahibi olduğu iddia edilen rahipler bulunurdu. Druidlerin şifacılık ve kehanette bulunma gibi niteliklere sahip olduğa inanılırdı. Pagan geleneğine uygun olarak dopa tapınıcılığı ve animistik inanış tarzlarının druidlerde hayat bulduğu düşünülürdü.
Kelktler MÖ 390’da federasyon başkanı Brennus’un yönetimindeki ordunun Roma’ya girmesine kadar tarihçilerin dikkatini çekmez. Keltler bu aşamada savaş gücünü üst mertebeye çıkarmış halklar birleşimi görünümündedir. MÖ 280’de ise Kelt akınları Yunanistan‘a ve Türkiye‘ye uzanacaktır.
Demir işçilerinin ustaları olarak Avrupa’ya özgü uzun kılıç ve kalkan savaş tekniğinin yaygınlaştırıcısı olacaklardır. Aynı zamanda kullandıkları at arabalarıyla vur-kaç tekniğinde rakiplerini yıldırmışlardır. Örneğin savaşma becerisi yüksek bu halkı Kartacalar MÖ 225 Pön Savaşı’nda kullanmıştır.
Keltler, Roma ve Yunan şehir devletleri ise ticari ilişkilerde de bulunmuştur. Ancak paganlığa dayanan kültürlerinden sapmamış ve kiltürel etkileşime hep yabacı kalmışlardır. Ta ki Galya savaşına kadar.
Jül Sezar gitgide tehdit oluşturmaya başlayan Kuzeyli halklara karşı MÖ 50’lerde bir dizi saldırı girişiminde bulunur. Direniş savaşı yıllara yayılacaktır. Pek çok başarı kazanan Galya kralı Vertcingetorix’in teslim oluşu ise nihai Roma zaferi anlamına gelir.
Yıkılış!
Bu tarihten sonra Roma orduları Britanya’ya kadar işgal hareketini sürdürür. Sağ kalan kabileler, Roma’nın diploması becerisiyle birbirine düşürülür. Avrupa’daki Pagan dinselliği ve Kelt sanatı ortadan kalkmasa da zamanla Keltler Roma ordusuna hizmet etmeye başlar. Hatta süvari alayları ordunun gözdesi haline gelir.
Zamanla Keltler Romanlaşır. Dilleri ve kültürleri melezlenir. Kurumları bir bir dönüşür. Ancak günümüzde de Kelt kültürünün izleri devam etmektedir. İskoçya, İrlanda ve Kuzey Fransa’da Keltçenin türevlerini konuşan topluluklar günümüzde de varlıklarını sürdürmektedirler. ABD’de ve Avrupa’da ise Pagan dinine dönüşü temsil eden akımlar çıkmaktadır.
Kaynak: Büyük İnsanlık Tarihi Vol 1
Eline emeğine sağlık muhteşem paylaşım olmuş…