Kanında Var
Alexander Bogdanov (1873-1928) tartışmalı bir figürdü ve Rus Devrimi’nden çok önce partiden istifa etmiş eski bir Bolşevikti. Fakat istifasından sonra da ona bir bilim insanı olarak saygı duyan Vladimir Lenin’le dostluk kurmuştu. Lenin onun görüşlerine değer veriyordu.
20. yüzyılın ilk yarısı boyunca Lenin’e rakip oldu ama sonunda onu desteklemeye başladı. Lenin ise politikadan uzak durması ve yalnızca bilime yoğunlaşması koşuluyla Bogdanov’u affetmeyi kabul etti. Bogdanov, sonraki yirmi beş yılını ilgilendiği diğer alanların yanı sıra hekimlik, ekonomistlik, bilimcilik, öğretmenlik ve buluşçuluk yaparak geçirdi ve sibernetik alanına ilk ilgi duyanlardan biri oldu.
Bunların yanı sıra, günümüzde kan nakli dediğimiz işlemle ilgili araştırmalar yapan Dünyanin ilk enstitüsünün de kurucusuydu. Bogdanov, Bolşeviklerden ayrıldıktan sonraki ilk on yılını sürekli yer değiştirerek geçirdi. Mimlenmiş bir isim olduğu için Rus çarının destekçileri tarafından takip ediliyordu ve bu yüzden hanedanın konakladığı Kış Sarayı’na yapılan baskına değin takma isimler kullandı.
Ünlü bilim adamı, ebediyen genç kalabilmek ya da en azından ömrünü uzatabilmek amacıyla 1924’te kendi üzerinde kan nakli deneylerine başladı. Lenin’in kız kardeşi Maria Ulyanova da bu deneylere gönüllü katılanlardan biriydi. On bir başarılı kan naklinden sonra Bogdanov gözlerinin daha iyi olduğunu ve saç dökülmesinin azaldığını kaydetti. Diğer gönüllüler de kan nakillerinden sonra Bogdanov’un en az on beş yaş daha genç göründüğünü belirttiler. Bogdanov, 1925’te Hematoloji ve Kan Nakli Enstitüsü’nü kurdu ve başarılı çalışmalarına burada devam etti. Ne var ki kan nakli bilimi Bogdanov’un ömrünü uzatacağına kısalttı. On ikinci nakil için verem ve sıtma mikrobu taşıdığından bihaber olan bir öğrenciden kan aldı. Bogdanov çok geçmeden enfekte oldu ve hastalığa yenik düşerek 7 Nisan 1928de öldü. Ne gariptir ki Bogdanov’un kanı nakledilen öğrenci hastalıktan kurtuldu.
Kaynak:İcat Çıkarma!