Kuvars Saatler

1960’lı yılların sonlarında yaratılan kuvars saatler “kol saati devrimi”ni başlattı ve kısa sürede tüm insanların kollarına yerleşti. Zamanı son derece tutarlı şekilde gösteren bu kol saatleri, piezoelektrik denilen doğal bir olayı temel alıyor. 1880’de fizikçi kardeşler Pierre ve Paul-Jacques Curie tarafından keşfedilen piezoelektrik, simetrik olmayan atomik yapıya sahip bazı kristallere uygulanan mekanik veya elektriksel manipülasyonlardan kaynaklanan bir elektrik akımıdır.

Atomik düzeyde kuvars, piramit şeklinde bağ yapmış dört oksijen iyonu (negatifyüklü) ile tek bir silikon iyonundan (pozitif yüklü) oluşur. Bu yapı mekanik olarak sıkıştırıldığında kristalin iki tarafında da yük ortaya çıkar: Bir taraf çoğunlukla negatif, diğer taraf pozitif yüklenir. Bunun tersini yaparak kuvarstan akım geçirirseniz kristal yapı değişerek salınım yapmaya başlar. İşte buna piezoelektrik etkisi denir. Peki ama bu etki, saatin hiç sekmeden ilerlemesini nasıl sağlıyor?

Kuvars, bir akıma maruz kaldığında salınımı neredeyse değişmez bir değere ulaşır. İşte saatçiler bundan faydalanarak saat kadranındaki saniye kolunu ilerletebilirler. Saat pilinden gelen akım, kuvars osilatöründen geçerken kristal saniyede tam 32.768 kez salınır. Komşu bir mikroçip, salınan kristalden geçen akımı alır ve 32.768’inci salınıma ulaştığında saat motoruna bir elektrik sinyali gönderir. Motor, saatin içindeki dişlileri döndürür ve saniye kolu o meşhur “tik” sesiyle bir saniye ilerler.

İlginizi Çekebilir: Zamanın Tarihi

Kaynak: How It Works

Yorum yapın