İlgisini yönelttiği her alanda ustalık mertebesine yükselen bu Rönesans Adamı, tarihin bilinen en büyük polimatı. Tüm zamanların en iyi ressamlarından biri olmasının yanı sıra gerçek bir bilim insanı ve mimariyi de bilimle sanat arasında kurduğu köprüye taşıyan şaşırtıcı bir dehaydı.
İnsanlığa eserleri , çizimleri, günlükleri ve bilimsel çalışmalarının yer aldığı not defterlerinin (toplam 13 bin sayfa) haricinde 600 sayfalık anatomi çalışmalarını da hediye etti . İnsan vücudunun anatomik sırlarını keşfetti. “Dünya’nın Dört Büyük Kuvveti” dediği hareket, ağırlık, güç ve vuruş (perküsyon) üzerinde çalıştı, bu dört kuvveti içeren bir teori üretti. Paraşüt, helikopter, tank, dalgıç kıyafeti, akıllı şehir ve robot da dahil olmak üzere birçok icada imza attı.
Uzmanlık Alanları: Sanat ,Felsefe, Astronomi, Mimari, Mühendislik, Matematik, Anatomi, Müzik
Öne Çıkan Nitelikleri
Evrensel Dehaya da Rönesans Adamı sıfatları öyle kolayca hak edilmiyor. Dahilerin dahisi Leonardo kendisini açıkça insanlığa adamış olduğunu dile getiren hümanist, erdemli, sağduyulu, sosyal, hayatın tadını çıkarmayı bilen, kısıtlayıcı tüm doğmalardan ve önyargılardan arınmış olağanüstü bir deha örneğiydi. Hayatını inceleyen tarihçiler onun tam anlamıyla bir “ideal insan”; Nietzsche’nin deyimiyle üst insan olduğunu söylüyor.
Leonardo da Vinci fevkalade bir gözlem yeteneği, üstün sanatsal beceriler, şaşırtıcı bir görsel hafıza, kimsenin akil edemediği soruları sorabilme ve yılmadan doğru cevaba ulaşma gibi özelliklerinin beraberinde; geleceğe meydan okuyan bir zihin, dinmeyen bir merak ve öğrenme aşkı gibi ender rastlanan niteliklerin hepsine sahipti.
İnsanlığa sadece mümkün olanın değil, imkansızı zorlayarak her şeyin en iyisini hediye etme çabasında olan bu süper insan öyle keskin bir zekaya sahipti ki karşısına ne çıkarsa çıksın, her türlü sıkıntılı durumun üstesinden gelebiliyordu. Deneyimlere açık olduğu ve belirsizlikleri her zaman kucaklayabildiği de ortada. O, deneyimleri (iyi de olsalar kötü de) hayatın hediyeleri olarak görüyor ve her türlü durumdan kazançlı çıkma başarıyordu.
Leonardo da Vinci’nin “her şeyin birbirine bağlı olduğu” görüşü hem becerilerinin daha çok gelişmesini sağlıyor hem de düşünme ve çalışma şekline güç katıyordu. Bu sayede başkalarının zor fark edeceği bağlantıları kolayca görebildiğinden büyük resmi kafasında canlandırmış olurdu. Tüm bu özelliklerini sanatı, bilimsel çalışmaları ve icatlarına yansıttı İtalyan ressam, tarihçi ve yazar Vasari, Leonardo’yu “her açıdan çok güçlü, cömert, krallara yakışır bir ruha, limitsiz zarafete ve benzersiz bir düşünce derinliğine sahip” bir insan olarak nitelemişti.
Uyku ve Beslenme
Her dört saatte bir 15-20 dakikalık kısa şekerleme uykuları ile yetinen büyük dahi bu sayede ömrüne ortalama bir 20 yıl ekleyebileceğini hesaplamıştı. Günde 1,5-2 saat uyuyor olsa da bunu genelde doğada, açık havada yapıyor ve tıpkı Nikola Tesla gibi o da bu durumdan olumsuz etkilenmediğini,aksine bu kadar uykunun kendisi için yeterli olduğunu söylüyordu. Ayrıca vejeteryan olan Leonardo sağlıklı beslenmeye önem gösteriyordu.
Fiziksel Aktiviteler
Vasari, Leonardo’nun sadece ruhsal ve zihinsel açıdan değil, fiziksel olarak da göz alıcı bir güzelliğe sahip bir adam olduğunu anlatıyordu. Kaslı, güçlü ve sağlıklı bir vücuda sahip olan Leonardo aynı zamanda sporcuydu. Sağlıklı bir vücudun sağlıklı bir zihin anlamına geldiğini bildiğinden tıpkı zihninin olduğu gibi vücudunun da sınırlarını zorlamayı severdi.
Leonardo’nun Ünlü Defterleri
Hiç yanından ayırmadığı not defterleri; bilimsel çalışmaları ve çizimlerinin yanı sıra şakalar, kendi yazdığı masallar, hayran olduğu kişiler hakkındaki gözlem ve fikirleri, mali durumuna dair notlar, mektuplar, yaşadığı kişisel sorunlar hakkında aldığı kararlar, felsefi düşünceleri ve hatta kehanetlerini de içeriyordu. Solak olduğu, hatta iki eliyle de yazabildiği düşünülüyor. Bazı notları sağdan sola doğru yazılmış olur, aynaya tutulduğunda okunabilir hale gelirdi.
Dönüm Noktası
Muhtemelen bu olağanüstü yeteneklerin hepsini her koşulda geliştirecekti ama hayatında bir dönüm noktası varsa o da şüphesiz Florasalı ünlü ressam ve heykeltıraş Verrocchio’nun çıraklığına Verrocchio’nun yanında geçirdiği yıllarda sanatının beraberinde kimya, metalurji, mekanik, anatomi, marangozluk gibi konularda kendini geliştirmeye başladı. 20 yaşındayken artık büyük bir usta olarak tanınıyordu. O yaşlarda, himayesine aldığı sanatçıların her türlü ihtiyacını karşılayan Floransa’nın yöneticisi ünlü Medici ailesinin hizmetine girdi. Bu sayede dünyanın en zengin kütüphanelerinden birine erişme fırsatı bulup bilimin her alanıyla yakından ilgilenebilmeye başladı.
Farklı Görebilme, Bağımsız Düşünebilme
Kendisini “deneyime adanmış bir öğrenci” olarak tanımlayan bu benzersiz adam her şeyi sorgulayan muhteşem bir zihne sahipti. “Sırrın nedir?” diye soranlara; “Saper Vedere” diyordu; “Görmeyi bilmek”. Deneyimlerin, algılarla şekillendiğini, dolayısıyla görme, duyma, dokunma, koklama ve tatmaya, yani tüm duyulara çok önem verilmesi gerektiğini söylerdi. Ayrıca sanatında kullandığı bir boyama tekniği olarak bilinen ve İtalyanca’da duman anlamına gelen “sfumato” sözcüğünü belirsizlikleri kucaklamak, sisin içine dalabilmek anlamlarında da kullanıyor, “Belirsizlikleri kucaklayamadıkça yaratıcı potansiyelimizin doruklarına ulaşamayız” diyordu.
Kaynak: Popular Science