Mega Yapılar

Mega Yapılar Teknolojinin her çağ da son evresi olarak kabul edebileceğimiz insan gücü, zekası ve planlamasıyla yapılmış olan yapıtlardır. Mega Yapılar birer sanat eseri olarak karşımıza çıkıyor. Gelin hep beraber Mega Yapılar konumuza göz atalım. Mega yapıları ikiye ayırabiliriz. Antik mega yapılar ve Mega yapılar.

Tarih boyunca insanlık hep bir yerlere ulaşma çabasıyla devasa şekilde projeler üretmişlerdir. Geçmişte antik yapılarla başlayan bu süreç insanlığın ne denli gücünün, azminin olduğunun kanıtıdır.

Kayalara işlenmiş antik kentlerden tutunda bir bloğu binlerce ton ağırlığında olan piramitlere kadar imkansızlar içinde başlayan başarı öyküleriyle dolu bir süreç. Antik mega yapılar daha çok ilgimizi çekiyor değil mi? Çünkü bir bilinmeze sürüklüyor bizleri.

Yazı İçeriği

Peki insanlar bu projelere hayata geçirirken neler düşündüler;

Öncelikle bir işe başlamadan önce hayal gücünüzü aktif hale getirmeniz gerekecektir. Peki sadece hayal gücü bunun için yeterli mi? Uygun zaman ve uygun ortam gerekecek tabi ki. Ayrıca bir yapıtın bir şeye hizmet etmesi gerekmez mi sizce de ?

Dağların tepesine kurulan şehirlerden tutunda bir dağın yamacına kurulan Sümela Manastırını aklınıza getirin. Ne kadar ilginç geliyor değil mi insana, kayalara işlenmiş desenler, büyük sütunlar ve şimdiki teknoloji ile bile ulaşması zor yollar.

Mantıklı geliyor mu hiç bir ölünün mumyalanıp devasa bir piramidin içine defnedilmesi. Sadece amaç bu olmamalı zannedersem. Gelecek nesillere bırakılan bu izler sadece bir taştan ibaret değil tabi ki. Bir toplumun çizgisi gelecek nesillere bıraktıklarıyla belli olur. Büyük kütüphaneler ve kütüphanelerin içinde oturan filozoflar. Dünyadaki cenneti kurma çabaları da cabası…

Peki bu güzel eserler bize ışık tutuyor mu hiç? Bin yıllar öncesinde duvarlara kazınmış uzay araçları resimleri, büyük gökdelenlerin yan yana işlendiği zamanlardan bize kalan sadece şaşkın bir şekilde bakmak mı? Tabi ki hayır.

Hayal Edin!

Günümüze geliyoruz yavaşça, bir bakıyoruz ki yüzyıllar öncesinde yapılmış tahtadan ve taştan köprüler insanların bir yerlere daha kolay ulaşması için düşünülmüşler. Feyz alıyoruz tabi ki bu eserlerden. Bir köprü inşa ediyoruz kilometrelerce gidiyoruz suyun üstünde ve bir anda suyun içine dalıyoruz. Bir yanımızdan köpek balıkları geçerken bir yanımızdan küçük balıkların ahengini izliyoruz. Bir müddet ilerliyoruz bu tünelden sonra çıkıyoruz tekrar suyun üstüne. Hoop Karşı taraftayız şaşkınlık içinde hayran bakışlarla bize bahşedilen bu mega yapıları bir daha benimsiyoruz.

Hayallerin sınırı var mı sizce de diye bir daha sormak istiyorum.

Palmiye adası geliyor tabi ki hemen aklınıza değil mi? Yoksa eğilen kule mi ? Tabi ki dev Vestel fabrikası bile takdire şayan değil mi sizce de. Düşünüyorum, İnsanlık yararına olan her şey Dev bir Mega Yapıdır bence.

Büyük yük gemileri ve bunu barındıracak Büyük Çin Limanı. Hayal edin. O meşhur Çin şirketlerinden 1 tane telefon kılıfı siparişi verip 10 gün sonra kargonun kapınızı çalmasını. En değerli şey zaman değil mi sizce de. Tamı tamına 42 tane tünel geçiyorsunuz Artvin’den Yusufeli ne gitmek için. O dağları dolanırken ki tehlikeyi ve zaman kaybını düşünsenize.

Bir takım mühendislerin bir araya gelerek insanlık için harcadıkları zamanı hesap edelim. Hayallerimiz olduğu sürece bu değerleri hak ediyoruz bence.