Megalit Avrupa (MÖ 4500-MÖ 1200)

Milattan önce 4000’lerde iki farklı Avrupa görünür hale geldi. Bir yandan Akdeniz’in ılıman ikliminin yardımıyla refaha doyan güney, diğer yanda ormanlarda hayvancılık ve avcılıkla geçinen kuzey kavimleri. Kuzey Avrupalı halklar belki zeytin ıslahıyla ve ticaretle gelen zenginlikle şehirleşmediler ama yüzlerce kabilenin oy sahibi olduğu konfederasyonlar aracılığıyla çoğu zaman uyum içerisinde yaşadılar.

Milat öncesi Avrupa’sında, şaşalı imparatorluklar sahne almış olsa da, kuzeyde binyıllardır geleneklerini koruyan kavimler yaşamaktaydı. Bugün onlar hakkında yeterli bilgimiz yok. Ancak geride bıraktıkları bizleri hala şaşkına çevirmeye yetiyor. 

Arkeologların hala uzlaşamadığı mesele ise o dönem uygarlıklardan bize kalan Megalit’lerin (dikilitaş/büyüktaş) nasıl bir işlevi olduğudur. 125 kilometre uzaktan taşınmış 50 tonluk blokların nasıl bir emekle dikildiği ve ne anlama geldiği hala gizemini koruyor. Yüzyıl başında araştırmacılar dikili taşların Miken ve Kiklad taş ustaları tarafından aktarılan teknikle şekillendirildiğini düşünmekteydi.Ancak bu teori çökmüştür. Nitekim dış dünyadan tamamen yalıtılmış bu coğrafyanın özgün mimarisi hemen dikkat çeker.

Stonehenge ve Diğerleri

3000 yılı kapsayan süreçte Britanya Adaları’ndan İspanya’ya çok geniş bir coğrafyada dikili taşlar gözlenir. Asıl şaşırtıcı olan ise birkaç dikili taşın zamanla Malta Adası’ndaki Hipogeum gibi devasa kompleksler haline gelebilmesidir.

Dikili taşların en meşhuru İngiltere Salisbury Ovası’nda yer alan Stonehenge‘dir. Yapımına MÖ 3000 civarında başlanmış ve üç aşamada MÖ 2100’lerde tamamlanmıştır. Üst eşiklerle (lintel) birbirine bağlı taş bloklarla çember şekli verilmiştir.

Stonehenge‘den önce Britanya’da Avebury Taş Çemberi, Merry Madiens gibi megalit yapılar tarihlenir. Batı İrlanda ve Kuzey Fransa dikili taşlarıyla dikkat çeker. Öyle ki Carnac’ta 3000 dev taşla çevrilmiş bir cadde bile bulunur.

Arkeologlar dikili taşların dinsel bir amacı olduğunu düşünür. Dizlim ay ve güneş döngüsünün tekrarını çağrıştırır. yılın belli günlerinde güneş ışınlarının taşlarla yaptığı dans bu çıkarımları desteklemektedir. Ancak Avrupa kavimlerinin astronomi bilgisinin çağdaşları Babil ve Mısır rahiplerine kıyasla hayli zayıf olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Megalit yapıların yılın belli dönemlerinde ziyaretlere sahne olduğu keşfedilmiştir. Çömleklerden yola çıkılarak yapılan analizler, ziyaretlerde pişirimin barbekü şeklinde yapıldığını gösterir. Aynı zamanda saflığı çağırıştıran ve fazlasıyla değerli olan süt ürünleri seçkin gıdalar olarak sofralarda yerlerini alır. Dikkat çekici olan ise Durrington Walls’ta yapılan kazılarda gömülme ritüellerinin kadın-erkek eşitliğine işaret etmesidir.

 

Kaynak: büyük İnsanlık Tarihi

Yorum yapın