Eski Mısır Medeniyetini tarihçiler aşağıdaki sınıflara ayırır.
- Mısır Medeniyeti Hanedanlık Öncesi Dönemi
- Mısır Medeniyeti Eski Krallık Dönemi
- Mısır Medeniyeti Birinci ara dönem
- Mısır Medeniyeti Orta Krallık Dönemi
- Mısır Medeniyeti İkinci ara dönem
- Mısır Medeniyeti Yeni Krallık Dönemi
- Mısır Medeniyeti Son ara dönem
- Pers dönemi
- Geç Hanedanlık Dönemi (28. – 30. hanedan)
- Yunan dönemi
- Roma dönemi
Mısır, Afrika’nın Kuzeydoğusunda Nil Nehri’nin geçtiği bir Akdeniz ülkesidir. Mısır Medeniyeti çevresi çöllerle kaplıdır. Peki etrafı çöllerle kaplı olan bu bölgede insanlar nasıl olmuş da gelişmiş bir uygarlık kurabilmiştir, onların Mısırda yaşayabilmesine imkan veren şey nedir? Cevap; Nil nehridir. Mısır medeniyeti Nil nehrinin kenarında oluşmuştur. Nil nehri her yıl Haziran ayından Aralık ayına kadar taşar, getirmiş olduğu toprakları vadisine ve deltasına yayarak, Mısır Medeniyeti toprağının zengin ve bereketli olmasını sağlar. Bu nedenle diyebiliriz ki Mısır uygarlığı Nil nehri sayesinde varolabilmiştir. Mısır, Aşağı ve Yukarı Mısır olarak ikiye ayrılırdı. Nil nehrinin Akdeniz’e döküldüğü yere Aşağı Mısır uygarlığı, kaynağın bulunduğu daha güneye ise Yukarı Mısır deniyordu.
A) DEVLET YÖNETİMİ:
Mısır’da önceleri NOM adı verilen şehir devletleri bulunuyordu, Bu şehir devletleri zamanla bir yönetim altında birleşerek Mısır Krallığını meydana getirdiler. Mısır krallarına FİRAVUN denirdi. Firavunlar Mutlak yetkilere sahipti, her istedikleri yerine getirilirdi. Mısırlılar Firavunları tanrının oğlu olarak kabul ederlerdi. Bu yönüyle Mısırlılar eski çağ uygarlıklarından ayrılırdı. Çünkü Mısırlılar dışında Krallarını tanrı olarak kabul eden başka bir eski çağ uygarlığı yoktur. Firavunlar aynı zamanda tanrı oldukları için hiç kimse onların işine karışamazdı.
Kralların yanında devlet yönetiminde görevli olan iki vezir bulunurdu. Bu vezirler devlet yönetiminde Firavuna yardımcı olurlardı. Mısır Medeniyetinde en yüksek devlet memurluğu katiplikti. Ülke eyaletlere ayrılmıştı ve bu eyaletler Firavuna bağlı valiler tarafından yönetilirdi. Mısırlılar ele geçirdikleri ülkelerin krallarına da dokunmazlardı. Tabii vergi vermeleri karşılığında. Mısır Firavununa yenilmiş olan ve ona bağlılığını bildiren bu krallar; Firavuna şu şekilde hitap ederlerdi “Efendim, Allah’ım, Güneşim Firavuna derim ki ben falan şehrin yöneticisi senin kulun, ayağının tozu, bastığın toprak, sandalyenin döşemesi vb.” Bu hitap yerli kralların Firavun karşısında kendilerini ne kadar aşağı ve değersiz bulduklarını gösterir.
B) ORDU:
Mısır Medeniyetinde önceleri daimi bir ordu yoktu. Ancak komşu devletlerle yapılan mücadeleler sürekli bir ordunun kurulmasına neden olmuştur. Ordunun bir kısmı, kralın koruyucusu olanlar sürekli olarak askerlik yapardı ve maaş alırdı ! Ordunun büyük bir kısmı ise barış döneminde evlerinde bulunur ve ancak savaş zamanı orduya katılırlardı. Ordunun önemli bir kısmı savaş arabalı birliklerden oluşurdu. Savaş arabaları orduya daha hızlı manevra yapabilme imkanı tanırdı. Bu nedenle disiplinli Mısırlıların ordusu o gün için en modern savaş teknolojilerini kullanan bir ordu idi.
C) DİN:
Mısırlılar Politeist (çok tanrılı) bir inanca sahipti. Mısır Medeniyetinde her şehrin bir tanrısı bulunurdu. Hangi şehir daha kuvvetliyse o şehrin tanrısı da diğer şehirlerin tanrılarından daha üstün kabul edilirdi. Mısırlılar tabiat kuvvetlerine de inanmıştır. En önemli tanrıları ışınları ile toprağa bereket veren güneş tanrısı Ra ile Nil tanrısı Öziris bulunmaktaydı. Mısırlılar tanrılarının kendilerine (Sığır, keçi, timsah, yılan v.) hayvanlar şeklinde göründüğüne inanmışlardır. Mısırlılar insanları tanrılarının insan veya hayvan şeklinde göründüğüne inandıkları için bunlara evler yani tapınaklar yapmışlar, bu tapınaklara tanrıları beslensin diye yiyecek-içecek bırakmışlardır.
Mısırlılar, hayatın ölümle bitmediğine, insanların öldükten sonra da yaşayacaklarına inanırlardı. Öldükten sonra yaşamanın şartı ise, cesedin bozulup dağılmamasıdır. Bu nedenle mısır medeniyeti Mumyacılık gelişmiş ve milli bir sanat olmuştur. Ayrıca ölü dirildiğinde kullansın diye hazinesi, elbiseleri ve sevdiği yiyecekler de mezarına bırakılırdı. Firavun cesetlerinin saklanması için devasa mezarlar olan Piramitler yapılmış, halkın cesetleri ise Labirent adı verilen yer altı mezarlarında saklanmıştır.
Okuma Parçası: Mısırlılar ölülerini nasıl mumyalamışlardır ?
Mısır Medeniyetinde mumyalama yapanlar; önce eğri, kanca şeklinde bir demir parçası alırlar ve onunla beyni ölünün burnundan çıkarırlar. Bu yaptıktan sonra çok keskin bir taşla cesedi yandan keserek iç organlarını çıkarırlar ve hurma şarabı ile karnın içini iyice temizlerler. Sonra karnın içine güzel kokulu otlar koyar ve karnı tekrar dikerler. Daha sonra cesedi yetmiş gün katran içinde bekletirler ve bu süre geçtikten sonra zamka bulanmış ketenlerle sararak cesedi sahiplerine teslim ederler.
D) YAZI VE EGİTİM/ÖGRETİM:
Mısırlılar Hiyeroglif adı verilen resim yazısını kullanmışlardır. Bu yazıda anlatılmak istenen eşyanın resmi çizilirdi. Mısır Medeniyeti kendi yazılarının icadıdır. Hiyeroglif yazısı zamanla 24 harften oluşan bir yazı sistemi halini almıştır. Mısırlıların edebi eserleri ise daha çok dini metinlerden oluşur, bu eserleri Papirüs adı verilen kağıtların üzerine yazmışlardır.
Mısır Medeniyetinde Eğitim-öğretim ise hemen tapınakların yanında bulunan okullarda yapılırdı. Bu okullar devlet hizmetinde çalışacak memurları yetiştirirdi. Mısır yazısını öğrenmek çok güç olduğu için okullar:da sert bir disiplin vardı. Çalışmayan öğrenciler dövülürdü. Bir öğrenci, öğretmenine şöyle yazmıştır; ” Siz, benim sırtımı dövdünüz, sizin öğrettikleriniz böylece benim kulaklarıma girdi”
E) SOSYAL VE EKONOMİK YAŞAM:
Mısırlılar da toplum sınıflara ayrılırdı. En yukarıda Firavun ve ailesi bulunurdu. Onun aşağısında devletin üst kademesinde yönetici olan Bürokratlar sınıfı bulunurdu. Üçüncü olarak Rahipler sınıfı vardı. Mısır halkı dindar olduğu için Rahipler nüfuz sahibi olabilmişlerdir. Hatta karışıklık dönemlerinde rahipler bu nüfuzlarını kullanarak dini devletler de kurabilmişlerdir. Rahiplerden sonra tarımla uğraşan Köylüler ve tapınak inşaatlarında kullanılan ya da madenlerde çalıştırılan Köleler gelirdi.
Mısırlılar da adalet işlerine önem verilirdi. Bunun için mahkemeler kurulmuştur. Ancak Firavunun her söylediği kanun olduğu için hukuk pek gelişmemiştir.
Mısırlılar ekonominin temelini tarım oluştururdu. Nil nehrinin kenarındaki arazilerde tarım yapılır ve ürün tapınaklarda saklanırdı. Bununla beraber Akdeniz’e kıyısı bulunan Mısır bütün Ön Asya ülkeleriyle ticaret yapmış ve zengin olmuşlardır.
F) BİLİM VE SANAT:
Mısır Medeniyeti bilim alanında özellikle matematik ve tıpta çok ileriydiler. Bilimin gelişmesinde Nil nehrinin ve yaşam koşullarının etkisi vardır. Aşağıda hangi bilim dallarında ileri oldukları ve bu bilimlerde ileri olmalarının nedenleri maddeler halinde verilmiştir;
Mısır’da Önemli Gelişmeler
Astronomi; Nil nehrinin taştığı zamanların hesaplanması gerektiği için gelişmiştir.
Geometri; Nil nehrinin taşmasıyla bozulan arazi sınırlarının yeniden belirlenmesi için gelişmiştir.
Matematik; Tarım ürünlerinden Firavun ve Rahipler belirli oranda vergi alırdı. Kimlerden ne kadar ürün alındığını belirlemek için matematik; gelişmiştir.
Takvim; Nil nehrinin taşma zamanının hesaplanması tarım faaliyetleri için çok önemliydi. Bu nedenle Mısırlılar güneşin hareketlerini takip ettiler ve bir yılı 365 gün olarak hesapladılar. Bir yılı 12 aya bölüyorlardı ve her ay 30 günden oluşuyordu. Ayrıca bir yılı Taşma, Ekme ve Biçme mevsimi şeklinde üç kısma ayırmışlardı. Bu günkü Miladi takvimin temeli Mısırlıların kullandığı güneş takvimidir.
Tıp; Mumyacılık, Mısırlıların insan vücudunu tanımalarına ve tıp biliminin gelişmesine neden olmuştur. Rahipler hastalıkların tedavilerini aramış ve yeni ilaçlar bulmuşlardır. ‘Böylece Anatomi ve Eczacılık gelişmiştir.
Pi Sayısı [(3,14)]; Piramitlerin yapımı sırasında bulunmuştur.
Hiyeroglif Yazısı; Tapınaklara bırakılan tarım ürünlerinin türünü ve kime ait olduğunu belirtmek için kullanılmaya başlamış ve bir yazı sistemi olarak gelişmiştir.
Papirüs; İnsanlığın üzerine yazı yazmakta kullandığı en eski kağıttır. Papirüs adı verilen bataklık bitkilerinden yapılmıştır.
Mısır sanatı dini nitelikli bir sanattır. Tapınaklar ve piramitler Mısır sanatının en çarpıcı örnekleridir.
- Mısır Medeniyetinde Tıp bilimi oldukça gelişmişti.İnsan vücudunu detaylı bir şekilde incelemişler.Bir çok hastalığı tedavi edebilir hale gelmişlerdir. Tıp bilimi tamamen din adamlarının eline geçmiştir.Mısır’da tıp bilimi de rahiplerin elinde gelişti. Tıp biliminin gelişmenin nedeni de mumyalama ile içli dışlı olmalarından dolayı insan vücudunu yakinen tanıdılar.
- Mısır Medeniyetinde Piramitler ölümüzlüğün bir simgesi özelliğini taşır.
- Mısır Medeniyetinde rahipler insan yaşamı üzerinde yıldızların bir etkisinin olduğunu inanırlardı bu yüzden gökyüzü bilimi gelişmiştir.
- Nil nehrinin taşması sonucu insanların tarlaların sınırları kayboluyordu. Bu sorunu çözmek için mısır medeniyetinde geometri oldukça gelişmiştir.
- Yine nil nehrinin taşma zamanını iyi tespit edebilmek, nehir taşmadan hasat yapabilmek için takvimi buldular.Güneş takvimi kullandılar.
- Mısır Medeniyeti zor öğrenilen resim yazısı hiyoroglif denilen yazıyı buldular. Bu yazı Hiyeroglif yazısı 1822’de Fransız Şampolyon tarafından okundu
- Mısır Medeniyetinde toplumsal sınıflar mevcuttur. Bu sınıfar memurlar ve katipler, rahipler, askerler, şehirliler, köylüler ve kölelerdi.
- Mısır Medeniyetinde bazı tanrılar insan gibi düşünülürdü.
- Mısırda çok hareketli bir ticari hayat vardı. Ana gelir kaynakları tarımdır.Ticaret takas usulünden madeni para usulüne zamanla döndü.
- Mısır Medeniyeti çok gelişmiş bir kanun yapısına sahipti. O döneme göre mükemmel bir ceza ve medeni kanun vardır. Erkekler ve kadınlar mirastan aynı orada pay alıyorlardı.
- Dünyada ilk bilinen içki mahzenleri burada bulunmuştur.
- Mısır Medeniyeti demiri daha da güçlendirmiş. Demir içine çelik ve karbon dahi katılmıştır.
- Dünyadaki o dönemde ilk cerrahi müdahale belirtileri bu dönemde yapılmıştır.
- Arıcılık yapan ilk medeniyettir.
- Dünyada ilk camı mısır medeniyetinin yaptığı bilinmektedir.
- İlk anlaşma olan kadeş anlaşmasını, mısır ile hittiler yapmıştır.
Kaynak: Wikipedia, Rehber Ansiklopodisi