Kapıların sizin için açılması hoş bir şey. Açılıp kapanmak için dokunmaya ihtiyaç duymayan otomatik kapılar, engelli insanların binalara erişimini sağlamakla kalmıyor, hem hijyeni arttırıyor hem de ticari binalara giriş çıkışları kolaylaştırıyor.
Kendi kendine kayarak açılan bu kapıları K. 1954’te Dee Horton ve Lew Hewitt adlı iki Amerikalı icat etti. Altı yıl sonra, yani 1960’ta kapılar ticari bir ürün olarak piyasaya sürüldü. İlk başta “öylesine” bir yenilik olarak görülüyorlardı ama kullanımları arttıkça ve teknoloji geliştikçe daha çok fayda sağlamaya başladılar. Özellikle kalabalık yerlerde ve acil durumlarda kullanışlılar. İnsanların yoluna çıkan engelleri azaltarak kalabalığın daha iyi yönetilmesini sağlıyorlar. Günlük yaşamda uğraşmamız gereken şeylerden birini de olsa azaltıyorlar.
Binalara giriş ve çıkışları daha kolay hale getiren bu kapıların açılma şekli kanatlı kapılardan farklı. Bu sayede kapladıkları toplam alan da azalıyor. Otomatik kapılar genellikle yana doğru açılıyor ve paneller birbirinin üzerine kayıyor. Küçük binalarda kanatlı kapılar yerine otomatik kapılar tercih edilirse kullanılabilir alan artıyor çünkü kanatlı kapının açılırken kaplayacağı alanı boş bırakmak gerekmiyor.
Otomatik kapıların da çeşitleri var. Her biri ne zaman açılacağını belirlemek için belirli sinyalleri temel alıyor. Yöntemler farklı olsa da temel prensip aynı. Otomatik kapı sistemlerinin hepsi açılma sinyali olarak ışık, ses, ağırlık veya hareketi analiz ediyor. Sensörler, kapının kullanılacağı ortama uygun olacak şekilde seçiliyor. Örneğin, işlek bir caddede hareket algılamalı bir kapı uygun olmayabilir çünkü yoldan geçenler kapının sürekli açılmasına sebep olur. Böyle bir ortamda basınca duyarlı mat kullanmak daha uygun olacaktır.
Kaynak: How It Works