Önce ”X Gezegeni” denilen, sonra da gezegenlikten çıkarılan Plüton hala birçok gizemini koruyor. Mars kadar olmasa da Plüton da kızıl sayılır.
Gökbilimci Percival Lowell, Günes Sistemi‘nde Neptün yörüngesinin ötesinde dokuzuncu bir gezegenin olduğunu önceden tahmin etmişti. Henüz resmen bulunmadığı için adlandırılamayan bu gezegene ”X Gezegeni” dedi. Lowell bu gezegeni bulamadıysa da Arizona’daki Lowell Gözlemevi’ni kullanan Clyde Tombaugh onun hesaplamalarını doğruladı.1930’un Ocak ayındaki keşfinden kısa süre sonra X Gezegeni’ne Plüton adı verildi. Ancak 1978’de Lowell’in Plüton’un kütlesini, Uranüs ve Neptün üzerindeki etkilerini temel alan kuramının yanlış olduğu anlaşıldı. Yani Tombaugh Pluton’u şans eseri bulmuştu.
Cüce gezegen Plüton, Güneş etrafında 248 yıllık yörüngesinde tembelce dönüyor. Son derece dış merkezli olan yörüngesi onu Güneş‘ten en fazla 7,4 milyar kilometre uzaklaştırırken 4,5 milyar kilometreye kadar yaklaştırdığı da oluyor. Plüton bu yörüngede iki defa Güneş‘e Neptün‘den daha yakın hale geliyor. Örneğin Ocak 1979-Şubat 1999 arasında böyleydi. Diğer tüm gezegenler tutulum düzlemi üzerinde yörüngede dönerken, Plüton’un yörüngesi ise bu düzlemle 17 derece açı yapıyor. Plüton, Güneş etrafında saat yönünün tersine dönerken, kendi eksenine 122 derece acıyla saat yönünde döndüğü için de sıra dışı.
Yüzey Detayları
Hubble Uzay Teleskobu‘nun gözlemleri ve seksenlerden beri üretilen haritalar sayesinde gezegenin yüzeyinin parlaklık ve renk bakımından büyük değişimler geçirdiği saptandı. 1994’ten 2003’e kadar güney yarıküre koyulaşırken kuzey yarıküre parlaklaştı. Gezegen Mars kadar olmasa da kızıla çalıyor: Jüpiter‘in uydusu lo’ya benzer turuncumsu bir rengi var. 2000-2002 arasında daha da kırmızılaştı ve koyu turuncu, siyah ve beyaz renk çeşitlilikleri gözlemlendi. Bu mevsimsel değişimlerin Plüton’un aşın dış merkezli yörüngesinden ve eksen eğikliğinden kaynaklandığı, bu topografik özelliklerin zayıf atmosferli gezegenin donuk yüzeyindeki akışı yansıttığı düşünülüyor.
İç Yapısı
Çekirdek: Çapı yaklaşık 1.700 kilometre. Çoğunlukla demir-nikel alaşımından ve kayadan oluşuyor. Merkezinde sıcak radyoaktif madde ve buz olabilir.
İç Manto: Kaya ve su buzundan oluşuyor.
Yüzey: Donmuş azot,metan ve karbonmonoksit kaplı kayalık yüzey
Dış Manto: Plüton’un çekirdeği sıcak ve radyoaktifse o zaman çekirdekle dış manto arasında 180 kilometre kalınlığında sıvı halde su okyanusu bulunabilir.
Atmosfer
Plüton’un uzun yörüngesi onu Güneş‘e nispeten yaklaştırınca yüzeyindeki donmuş azot, metan ve karbon monoksit; gaz haline geçiyor. Bu da rüzgarlara ve bulutlara yol açıyor ama gezegenin yerçekimi kuvveti düşük olduğundan hepsi uzaya kaçıp gezegenin uydusu Charon’la etkileşime girebiliyor. Süblimasyon süreci sırasında bir anti sera etkisi oluşuyor ve bu da gezegenin aslında -220°C olması gereken sıcaklığını -230°C’ye indiriyor. Atmosferin alt kısmındaki metan birikimi, sıcaklığı tersine çevirerek üst atmosferin her kilometrede 3-15 derece ısınmasına yol acıyor. Ortalamada Plüton’un üst atmosferi gezegenin yüzeyinden 50°C daha sıcak. Plüton’un yörüngesi tekrar Güneş‘ten uzaklaşınca gaz halindeki atmosfer donarak yüzeye yağıyor.
Gezegen Nedir?
Doksanlı yıllara kadar Plüton’un gezegen olarak yeri sağlamdı; ancak o dönemde ”Sıcak Jüpiter” tarzı ötegezegenler keşfedildi ve Neptün‘ün yörüngesinin ötesinde, Plüton’dan aşağı kalmayan büyüklükte cisimler gözlendi. Uluslararası Astronomi Derneği (IAU) gezegen tanımını “küresel, Güneş yörüngesinde dönen ve yakınında herhangi bir gezegen komşusu bulunmayan” olarak değiştirdi. Böylece 24 Ağustos 2006 itibarıyla Plüton gezegenlikten çıkarak “cüce gezegen” oldu.
Plütoidler
IAU’nun tanımına göre plütoidler, Neptün‘ün ötesinde Güneş yörüngesinde dönen, civarını benzer gökcisimlerinden temizlememiş olan, yuvarlak biçimli, başka gezegenlerin uydusu olmayan cisimler. En az 70 Neptün Ötesi Cismin (TNO) plütoid olabileceği söyleniyor. Şu ana kadar bulunan ve adlandırılan plütoidlerin sayısı az. Plüton’un yanı sıra Makemake, Haumea ve Eris de plütoid sınıfına giriyor. Mike Brown’la Palomar Gözlemevi’ndeki Caltech ekibi bunların hepsini 2005’te buldu. Eris kabaca Plüton’la aynı büyüklükte ve yeni sınıflandırma sistemine geçilmeseydi gezegen sayılacaktı.
Kaynak: How It Works