Genelde devasa çanaklarıyla tanıdığımız radyo teleskoplar uzayın derinliklerinden gelen sinyalleri almamızı sağlıyor.
Radyo teleskoplar uzak yıldızların, galaksilerin ve kuasarların doğal olarak meydana gelen emisyonlarından kaynaklanan radyo sinyallerini alıp güçlendirerek çalışıyor. Radyo teleskobun başlıca iki bileşeni var: büyük bir radyo anteni ve hassas bir radyometre. Bu ikisi genellikle bir mm ile on metre arasında değişen dalga boyuna sahip radyo sinyalleri yansıtıyor, yönlendiriyor ve güçlendiriyor; böylece optik dalga boyunda anlaşılabilen bilgiye dönüştürüyor.
Radyo teleskopların en yaygın türü “radyo yansıtıcı” diye geçiyor. Parabolik bir antenden (gördüğümüz büyük çanak) oluşan ve televizyonların uydu çanak antenlerine benzer biçimde çalışan bu teleskop, gelen radyasyonu deşifre etmek üzere bir alıcıya yönlendiriyor.
Bu türden radyo teleskoplarda girişimi ve paraziti en aza indirgemek için radyo alıcısı ve katı hal güçlendiricileri kriyojenik derecelerde soğutuluyor. Teleskop, bir ekseni Dünya’nın dönüş eksenine paralel, yani ekvatoral olarak monte ediliyor. Ekvatoral bağlantı sayesinde, Dünya döndükçe teleskop uzayda belli bir pozisyonu takip edebiliyor. Böylece uzun süre boyunca aynı noktayı durağan biçimde gözlemlemek mümkün oluyor.
Dünyanın en büyük dolu diyafram teleskobu, Porto Riko’daki 305 metre çanaklı Arecibo radyo teleskobu. Ancak çanağı hareketli diğer radyo teleskoplardan farklı olarak Arecibo’nun çanağı sabit: Odak değiştirmek için hareketli bir anten kulesi kullanılıyor.
İlginizi Çekebilir
• Yüksek Enerjili Parçacık Teleskopları
Kaynak: How It Works