Ringelmann etkisi kısaca nasıl bulundu diye bir soru sorar isek; 1913’te beygirlerin performansını araştıran Fransız mühendis Maximilian Ringelmann şunu keşfetti: Bir faytonu çeken iki beygirin performansı tek bir beygirin performansının 2 katı değildir.
Bu sonuç karşısında araştırmalarını daha da derinleştiren Ringelmann deneye insanları da katmaya karar verdi. Ringelmann etkisi dediğimiz durumu halat çekme yarışması ile deneyleyen Ringelmann tam isabet olarak 1 insanın gücünün tek başınayken %100’ünü kullandığını varsayarak, 2 kişi olunca gücün %93’ünü, 3 kişi olunca %85’ini, sekiş kişi aynı anda halat çekerken ise yalnızca gücün %49’unu harcadığını teyit etti.
Ringelmann Etkisi denilen bu fenomen, bireylerin performansları doğrudan görülemez olduğunda, bir gruptaki birey sayısı arttıkça gruptaki her bireyin performansının düşeceğini gösterir.
Bu deneyin aslında beklenmeyen ve ulaşılan en önemli sonucu ise, aslında insanların tek başına iken yapabilecekleri veya başarabilecekleri işlerin grup içerisine dahil edildiğinde çokta üstlerine düşmediği gözlenmiştir.
Bir işin yapılması için ekip sayısı ne kadar çok artırılır ise performans o kadar artar diye bir genelleme yapmak malesef bazen bizi yanlış sonuca götürebilir.
https://youtu.be/9ezgy8rNS-0
Ringelmann etkisi sosyal kaytarma olarak adlandırılsa da, tam performansın grup içerisinde kullanılmaması aslında performansın uzun vadeye yayılması anlamına da gelmektedir. Bir durumu nasıl adlandırdığımız çok önemlidir. Bilimsel açıdan grup içerisinde düşen performansı Ringelmann ile açıkladığımızda sonuç negatif çıkıyor olabilir fakat gücü zamana yaymakta uzun vade de büyük etki yarabilir düşüncesi de bunun tam tersi sonuç doğurmaktadır.