12 Ocak 1907’de günümüzde Ukrayna’da bulunan Zhytomyr’de Dünya’ya gelen Sergei Korolev mühendislik dünyasıyla genç yaşta, mühendis ve teknisyen olan üvey babası sayesinde tanıştı. Gelecekteki çoğu kozmonot ve mühendis gibi, Korolev de küçük yaştan beri havacılığa ilgi duyuyordu. Daha 17 yaşındayken ilk planörünü tasarlamıştı. 1924’te Kiev Polytechnic Enstitüsüne girdi. Burada iki yıl uçak mühendisliği eğitimi gördü, daha sonra Moskova’daki Rusya’nın en ünlü mühendislik okulu Bauman Yüksek Teknik Okulu’na başladı. Burada ülkenin en zeki beyinleri bulunuyordu. Korolev okulda ileride başarısında büyük pay sahibi olacak olan, Sovyetler Birliği’nin savaş uçaklarını tasarlayan uçak mühendisi Andrei Tupolev ile tanıştı.
Korolev Baumen’de okurken uçak mühendisliğinde pratikten teoriye doğru kaydı. Roketler henüz emekleme çağını yaşıyordu ve Sovyetler Birliği henüz onların önemini fark etmemişti. Korolev 1930’da Baumen’den mezun olmadan bir yıl önce, roketlerin potansiyelini araştırmak için Tepkisel Hareket Araştırmaları Grubu’nu kurdu. 1933’te bu uzman mühendis grubu GIRD-09 adını verdikleri, Sovyetler Birliği’nin ilk sıvı yakıtlı roketini tasarladı ve fırlattı. Her ne kadar Sovyetler Birliği için bir ilk olsa da, Dünya‘nın ilk roketi değildi. Aslında, Amerikalı mühendis Dr. Robert H. Goddard 1926’da başarılı bir roket denemesi gerçekleştirmişti, ayrıca Almanya’daki Uzay Aracı Yolculuğu Derneği de kendi roketlerini geliştiriyordu.
Roketlerin savaş alanında kullanım potansiyelini gören Sovyetler Birliği ordusu Korolev’i, çalışmalarını ve GIRD’i hükümet tarafından işletilen Reaction Propulsion Scientific Research Enstitüsüne (RNII) aldı. Artık arkasına askeriyenin gücünü almış olan Korolev ve ekibi kaynaklarını roket silahlar yapmak için kullandı ve 1936’da Sovyetler Birliği’nin ilk roketli uçağı RP318’i yarattı.
Korolev’in büyük başarıları diktatör Joseph Stalin iktidardayken kısa bir süreliğine sekteye uğradı. 1938’de Stalin’in temizlik operasyonları sırasında gizli servis NKVD’ye ismi verildi ve 31 yaşındaki uçak mühendisi çalışma kamplarında 10 yıl mahkum oldu. Cezasının ilk birkaç ayı Trans-Sibirya demiryolundaki Magadan hapishane treninde geçti. Sonunda Stalin’in Gulag çalışma kamplarından biri olan Kolyma altın madeninde çalışmaya başladı.
II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, gelişmiş silahlara ihtiyaç duyuldu. Mühendislikteki başarısı bilinen Korolev tekrar sahneye davet edildi. Hapishanedeki tasarım ofislerinden birinde çalışmaya başladı. Sharaska adındaki bu ofise, yöneticisi Andrei Tupolev tarafından davet edilmişti. O da mahkum olmuştu.
Korolev tasarım ofisinde aralarında Tu-2 bombardıman uçağı da olan çeşitli askeri silah ve araçların tasarımında rol oynadı. Savaş sona erdiğinde, Korolev serbest kaldı ve hükümet tarafından kıtalar arası balistik füze tasarlaması istendi. Alman mühendisler savaş sırasında buna benzer bir şeyi V-2’lerle başarmıştı. V-2’nin askeri gücünden etkilenen ve ileride uzay yolculuğunda da işe yarayabileceğini düşünen Korolev tasarımı incelemek ve geliştirmek üzere Almanya’ya gönderildi. 1953’te bakanlar kurulundan Dünya‘nın ilk kıtalar arası balistik füzesi R-7’yi geliştirmesi için izin çıktı. Ancak, 1957’de bu roket, savaş amacıyla değil, Dünya‘nın ilk yapay uydusu Sputnik 1‘i uzaya çıkarmak ve yörüngeye oturtmak için kullanıldı. Sovyetler Birliği’nin göz kamaştırıcı bir başarısı olarak tarihe geçen R-7 roketi, ülkenin uzay yarışında ABD’ye sağladığı üstünlüğü perçinledi.
Bu alandaki çalışmalar devam etti ve 1959’da Korolev çeşitli Ay sondaları geliştirip fırlattı, ancak ülke hâlâ asıl hedefine ulaşamamıştı. Uzaya ilk insanı göndermek için Amerikalı mühendislerle nefes nefese bir mücadele sürüyordu. Kazanan, Korolev’in R-7 roketi oldu. 1961’de Rus kozmonot Yuri Gagarin uzaya çıktı ve Dünya çevresinde bir turu tamamladı. Bu başarı, Sovyetler Birliği’nin bütün gücünün Ay’a ilk insanı göndermeye odaklanmasını sağladı.
Ancak bunu başaramadılar. Korolev 1966’da basit bir ameliyat sırasında hayatını kaybetti. Bunun nedeninin Gulag’daki çalışma kampında yaşadığı günlerin bağışıklık sistemine verdiği zarar olduğu düşünülüyor. Korolev’in hayatı boyunca çalışmaları devlet sırrı olarak saklandı, tüm bu bilgileri öldükten sonra öğrendik. Çalışmalarının onuruna, ismi Rusya’da bir şehre, Ay‘daki ve Mars‘taki birer kratere ve bir asteroide verildi.
Kaynak: All About History