Sigmund Freud zihnin bilinç dışı unsurlarıyla bağlantılı geliştiğini ve kişiliğin de buna bağlı olarak birbirinden farklı dönemlerden geçip şekillendiğini öne sürerek bir psikoterapi tekniği olan psikanalizi yarattı. İnsan zihnine ait bilimsel bir model oluşturup, nihayetinde insan psikolojisini anlama kılavuzunu yazmış oldu.
Ayrıca molekülleri atomlar seviyesinde ele alarak, psikolojik süreçleri kimyasal termodinamik ve enerji ile yorumladığı ve geleceğin psikolojik yaklaşımı olarak adlandırdığı, çağının 100 yıl ilerisinde, bütüncül bir teori geliştirdi. Ancak bunu yayınlamamayı tercih etti.
Hangi Dahilerden Etkilendi ?
• Arthur Schopenhauer • Jahann Wolfgang von Goethe • Charles Darwin • William Shakespeare • Platon • Josef Breuer • Sofokles
Uzmanlık Alanları: • Nöroloji • Psikoterapi • Psikanaliz • Nöropatoloji • Kimya • Fizik
Kütüphanesindeki Kitap Sayısı: 2000+
Öne Çıkan Nitelikleri
Sekiz lisan bilen Sigmund Freud için itibar ve saygınlık her şeyden önce geliyordu. Bu yüzden itibarını riske atabileceğini düşündüğü bazı çalışmalarının ayrıntılarını hiçbir zaman paylaşmadı. Devrimsel fikirlerini öyle hemen açıklamyor, önce bunların kabul göreceği zemini yaratıyordu.
Kariyerinin başlangıcında dehası ve görüşlerinin değeri fark edilmiş, Carl G. Jung’un da içinde bulunduğu takipçileri etrafına toplanmaya başlamıştı. Onlarla düzenli olarak buluşur, tüm katılımcıların psikoterapi alanındaki çalışmalarını dinler, akıl hocalığı yapardı.
Günlük Yaşamı
Kendisini işlerine verebilmesi için onu her konuda destekleyip hayatını bir hayli kolaylaştıran karısı Martha, Freud’un en yakın dostuydu. Kıyafetlerini o seçer, diş fırçasına macunu sürer, gürültü yapan komşuları susturur, mektuplarıyla ilgilenir, kocasının rahatsız edilmeden çalışabilmesi için ne gerekiyorsa yapardı.
Tam bir gece kuşu olan Freud, buna rağmen sabah 07.00’de uyanıyor, kahvaltısını yaptıktan sonra mutlaka her gün berberini ziyaret ederek sakalına şekil verdiriyor, ardından hastalarına vakit ayırıyordu. Öğlen yemeği 13.00’de yenirdi. Yemek esnasında düşüncelere dalar, misafirleri olsa bile sohbete pek katılmazdı.
Yemekten sonra Viyana sokaklarında yürüyüşe çıkıyor, saat 15.00’de eve dönerek 21.00’e dek hastalarını görmeye devam ediyor , ardından ailesiyle birlikte akşam yemeğini yiyor ve onlara vakit ayırdığı saatlerde eğlenceli aktiviteler içinde bulunmayı seviyordu. Sonra kendini yine çalışmalarına verir, gecenin sessizliğinden faydalanıp bu saatleri genelde okuyup yazarak geçirirdi.
Uyku ve Beslenme
Düzenli, az uyku Hafif yemekler Yemeklerle arası pek de iyi olmayan Freud buna rağmen düzenli beslenmeye dikkat ediyor, asla yemek saatlerini atlamıyordu. Tabii bunda karısı Martha’nın da büyük O da tütün ürünlerini seven dahilerden biriydi. Purosundan asla vazgeçmez, bunun çalışma kapasitesini artırdığını söyler ve kendisine hakim olup asla aşırıya kaçmadığını belirtirdi
Fiziksel Aktiviteler
Viyana sokak ve caddelerinde turlarken öyle hızlı yürüyordu ki çocukları ona yetişmekte zorlanırlardı. Düzenli olarak yürüyüşe çıkmayı alışkanlık haline getiren Freud, o esnada zihninin dinlendiğini güne devam etmesi için gereken enerjiyi topladığını söylerdi.
Yaz aylarında ailesiyle birlikte üç ay süren dinlendirici bir tatile çıkıyor, genelde kaplıca ya da bir dağ otelinde konaklamayı tercih ediyordu. Böylece hem dinlenir hem de ailece balığa çıkma, ormanda mantar toplama, yürüyüş ve tırmanma gibi aktivitelerde bulunabilirdi.
Dönüm Noktası
Aslında hukuk eğitimi almayı planlayan Freud, 17 yaşında üniversite eğitimine başladığında bir şekilde tip okumaya karar verdi. Son derece zeki bir öğrenciydi ve o sıralar 8 dilde okuyabiliyordu.
Kendisini geliştirmeye adanmış olduğundan edebiyat başta olmak üzere bir yandan zooloji, evrim ve anatomi alanlarındaki tüm çalışmaları okuyup, eş zamanlı olarak kendi alanındaki tüm gelişmeleri de takip etti. Hayatında,dehasını ortaya çıkaran belirli bir dönüm noktası yoktu. Zaten üstün zekalı ve başarılı bir çocuktu.
Psikanaliz
1885’de Paris’e giderek, o sırada hipnoz üzerine çalışan ünlü nörolog Jean Martin Charcot ile çalışmaya başladı. Böylece klinik araştırmalarında hipnozu kullanabilecek yetkinliğe sahip olmuş ve bu yöntemi kendisine göre geliştirmeyi başarmıştı.
Hastalarından, ihtiyacı olan bilgileri hipnozla alabildiğini keşfedince rüyalarını incelemeye ve bunların altında yatan karmaşık bilinç dışı süreçlerinin farkına varmaya başladı. Normal yaşamlarında bilinç dışı dürtülerini bastırma eğiliminde oluyorlardı. Ardından, kullandığı yöntemi hipnozdan psikanalize dönüştürdü.Son derece titiz bir yaklaşımla, teorilerini öncelikle kendi rüyaları, çocukluk anıları ve bilinç dışı süreçleri üzerinde test etti.
Bu süreçte Oedipus Kompleksi olarak tanımladığı durumu keşfetti. Teorisine göre, çocuklar karşı cinsteki ebeveyni sahiplenip kendi cinsinden olan ebeveyni saf dışı bırakma eğiliminde olduklarından, insan psikolojisini etkileyen ilk derin izlerin bir kısmı çocukluk aşamasında, bu nedenle ortaya çıkıyordu.
Kaynak: Popular Science