Truva atı herkesin hayranlıkla baktığı o sinsi plan. On yıllık bir kuşatmanın ardından Yunan askerleri, sözde barış hediyesi olarak sundukları bir tahta atın içine saklanarak Troya (Truva) şehrini ele geçirdiler. Savaşı kazandıklarını düşünen Troyalılar atı şehrin içine almış ve kendi sonlarını getirmişti. En azından efsane böyle. Truva atından bahseden en eski kayıt, Homeros’un Odysseia destanı. Ama Odysseia MÖ 750 civarında, yani sözümona savaştan yüzlerce yıl sonra yazıldı. Destanın büyük ölçüde kurgu olduğu kabul ediliyor ama çoğu bilim insanı Troya’nın gerçek bir şehir olduğu konusunda hemfikir. Günümüz Türkiye’sinde Çanakkale’nin Hisarlık bölgesinde bulunduğu sanılan şehrin yakıldığını gösteren arkeolojik bulgular var.
Ancak at tamamen uydurma. Modern tarihçiler, atın antik kuşatma makinelerinden (şehir surlarını yıkmak için kullanılan ahşap koçbaşı) esinlenildiğini düşünüyor. Bu makineler yanmasın diye nemli at postuyla kaplanıyordu. Daha spekülatif bir teoriye göre ise at depremi temsil eden bir mecaz anlatım; çünkü atlarla ilişkili bir tanrı olan Poseidon, aynı zamanda deniz ve deprem tanrısıydı. Efsanenin ardındaki gerçeği belki de asla öğrenemeyeceğiz ama bu tahta atı Homeros’un uydurduğunu neredeyse herkes kabul ediyor.
Kaynak: How It Works