Tuğrul ve Çağrı Bey Dönemi 1030-1063

Tuğrul ve Çağrı Bey Dönemi 1030-1063

Arslan Bey’in oğlu Kutalmış da babası Arslan Bey gibi Gaznelilerin tutsağı olmuştu ve Selçuklu Beyliğinin idaresi için Arslan Bey’in başka bir veliahdı bulunmadığından lidersiz bir yaşam sürmek zorunda kalmışlardı. Arslan Bey’in kardeşi, Selçuk Bey’in diğer oğlu olan Mikail’in oğulları Tuğrul Bey Çağrı Beyler, ortaya çıkan otorite boşluğunu doldurmak için genç yaşta bu büyük vazifeyi üstlenerek Selçuklu Beyliğinin içine düştüğü otorite boşluğunu ortadan kaldıracak ve Selçuklu Beyliğini Büyük Selçuklu Devleti haline getireceklerdir.

Bu süreçten sonra Tuğrul bey ve Çağrı bey dönemi başlayacaktır.

Arslan Bey’in tutsak edilmesi ile otorite boşluğuna düşen Selçuklu Beyliğinin tekrar ayağa kalkması 10 yıl sürdü. Bu süre zarfında Selçukluların birliğini ve ordusunu yeniden tahsis eden Tuğrul ve Çağrı Beyler, güçlerini toparlayarak tarih sahnesine tekrar çıktılar.

Aynı tarihte Gazneli Mahmut vefat etmiş yerine oğlu Mesut Han geçmişti. Tuğrul ve Çağrı Bey’ler, amcaları Arslan Bey’in tutsaklığına son verilmesi karşılığında Gazne Devletine bağlılığı kabul edeceklerini bildirdiler. Gazne Sultanı Mesut Han’da bu teklifi kabul ederek Arslan Bey’i serbest bıraktı ve Selçuklu Beyliğinin tabiiyetini kabul etti. Ancak Tuğrul ve Çağrı Bey’lerin amacı Selçuklu Beyliğini bağımsız bir devlet haline getirmekti.

tuğrul bey ve çağrı bey dönemi

Tuğrul ve Çağrı Bey’lerin bu amaçlarını öğrenen Mesut Han, Arslan Bey ve oğlu Kutalmış’ı yeniden hapse atarak anlaşmayı bozmuş oldu. Tuğrul ve Çağı kardeşler, amcaları Arslan Bey’i kurtarmak için pek çok teşebbüste bulunsalar da muvaffak olamadılar. Arslan Bey’in oğlu Kutalmış, bir yolunu bularak hapisten kaçarak Buhara’ya dönse de Arsan Bey, kalan ömrünü Kalincar Hapishanesinde tamamlayarak 1032 yılında vefat etti.

Arslan Bey’in vefatından sonra Selçuklu Beyliğinin tek hakimi Tuğrul Bey ve kardeşi Çağrı Bey olmuştu. Selçuklular, Arslan Beyin ölümünden önce Türk Töresi gereği Gazne Devletine bağlı olarak Gazne Ordusunda görev yapıyor, Gazne Sınırlarının güvenliğini sağlıyor ve vergi ödüyorlardı. Ancak Arslan Bey’in ölümünden sonra bu bağlılık ortadan kalkmıştı. Tuğrul ve Çağrı Bey’lerde hakimiyet alanlarını genişletmek için, Gazne Sultanından izin almadan Horasan’a yerleştiler.

Türk Töresi gereği Boylar, yerleşecekleri bölgelere Büyük Kağanlarının izni olmaksızın göç edemezlerdi. Selçukluların bu eylemi bir anlamda başkaldırı ve isyan olarak nitelendirilebilecek şiddette bir itaatsizlikti. Gazne Sultanı Mesut Han, Selçukluların Horasan’a izinsiz olarak yerleşmelerine önce müsamaha gösterdi. Güçlendikçe kalabalıklaşan Selçuklular, Horasan’dan sonra Merv ve Nesa şehirlerine de girdiler.

Selçuk Bey’in bu yayılma stratejisi bir istila gibi görünebilirdi. Bu sebeple Gazne Sultanına mektup göndererek Horasan, Merv ve Nesa şehirlerinde yerleşim izni verilmesi karşılığında Gazne Devletine bağlı kalacaklarını bildirdiler. Tuğrul Bey’in amacı hakimiyet alanını genişleterek daha geniş alanlarda mücadele ederek stratejik avantajlar sağlamaktı. Bunun farkında olan Gazne Sultanı Mesut Han, Tuğrul Bey’in mektubuna cevap dahi vermeden ordularını hazırlayarak Selçukluların üzerine sefere gönderdi (1035).

Selçuklular ile Gazne Devleti arasındaki ilk kez bir savaş gerçekleşecektir. Gazne Sultanı, Selçukluların gücünü önemsemeyip ordusunu, başına geçmeden kumandanlarının idaresinde Selçukluların üzerine sefere göndermişti. Tuğrul Bey ve ordusu, Gazne Ordusunu Nesa şehrinin girişinde karşıladı ve Meydan Muharebesi şeklinde tezahür eden bu savaşta Gazne Ordusu  ağır bir yenilgi alarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bu mağlubiyetin ardından Gazne Sultanı, Tuğrul Bey’in kendisine gönderdiği mektubu cevaplayarak Horasan, Merv ve Nesa şehirlerinde kendilerine oturma ve barında izni verdiğini bildirdi.

Selçuklular istediklerini almışlardı ama bununla yetinmediler. İlerleyen yıllarda yayılmalarını devam ettirerek 3 yıl sonra 3 yeni şehirde daha yerleşme izni istediler. Gazneli Mesut, Selçukluların bu isteklerini daha önce olduğu gibi yine reddederek üzerlerine öncekinden daha güçlü ve donanımlı bir ordu gönderdi (1038). Gazne Ordusu, 1035 yılında Nesa’da mağlup olan orduya göre çok daha güçlüydü ancak aradan geçen süre zarfında Selçuklularda güçlenmişlerdi.

Gazne Ordusu ile Selçuklu ordusu, Sarah şehrinde, 1035 yılındaki gibi yine bir meydan muharebesi ile karşı karşıya geldiler. Gazne Ordusu, bu savaştan da ağır bir mağlubiyet alarak geri çekilmek zorunda kaldılar. Selçukluların bu zaferi Büyük Selçuklu Devletinin doğuşu anlamına geliyordu.

Tuğrul Bey kendisini Büyük Kağan ve Sultan, kardeşi Çağrı Bey’i de ortak kağan ilan ederek Büyük Selçuklu Devletinin bağımsızlığını ilan etti. Türkistan’ın en önemli kentlerinden olan Horasan, Merv ve Nesa Selçukluların hakimiyeti altına girmiş, Nişabur şehri ise Selçukluların Başkenti olmuştu. Bu durum elbette en çok Gaznelilerin itibarına gölge düşürmüştü. Karahanlılar ise yaşadıkları iç karışıklıklar ve saltanat mücadeleleriyle baş etmekten Büyük Selçuklu Devletinin Kurulmuş olmasına tepki veremeyecek durumdaydı.

Gazne Sultanı Mesut Han, önceleri bir beylik olarak kendisinden toprak isteyen Selçukluların karşısında zor durumdaydı. Art arda aldığı ağır mağlubiyetler de Mesut Han’ın iktidarına gölge düşürmüştü. Üstelik Selçuklular Gaznelilerin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etmiş, Gazne Devletinin en stratejik bölgeleri Selçukluların idaresi altına girmişti. Mesut Han, Selçuklularla mücadele etmekten vazgeçmedi. Bu kez ordusunun başına kedisi geçti ve ordusunun tüm gücünü seferber ederek Selçukluların üzerine taarruza kalktı. Tarihe Dandanakan Savaşı olarak geçen bu hadise hem Gazne Devletinin yıkılma sürecini başlatacak ve Türk Dünyasının en büyük güçlerinden biri olan Büyük Selçuklu Devletini Bozkır İmparatorluğundan Cihan Devletine dönüştürecektir.

Sultan Alparslan Dönemi(1009-1025)

Kaynak:türktarihi.com

Yorum yapın