Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiririz. Hayatta kalmamız için bu şarttır ama yıllar süren araştırmalara karşın bilim insanları neden uyuduğumuzu hala tümüyle bilmiyorlar. Uyku isteği karşı konulmazdır ve uykudan mahrum kalırsak hayatımızı tehdit eden durumlar karşısında bile dalıp gidebiliriz.
Uyku; memelilerin, kuşların ve sürüngenlerin temel bir alışkanlığıdır. Bizi yeme, üreme ve yavruları yetiştirme gibi görevleri yerine getirmekten alıkoyduğu halde evrimsel süreçte korunmuştur. Yemek kadar yaşamsaldır ve uykusuz kalan sıçanlar iki üç hafta içinde (aç kalmakla aynı sürede) ölür.
İnsanların neden uyuduğuna ilişkin birçok fikir ve teori öne sürülüyor. Bazısına göre günlük etkinliklerden sonra dinlenme ya da enerji tasarruf yöntemi. Bazılarıysa uykunun yararlı bir şey yapana kadar zaman öldürmek için olduğu görüşünde. Fakat tüm bu fikirlerin kusurları var. Vücudumuz biz sessiz sakin oturduğumuzda da kendini aynı biçimde onarabiliyor. Gece uyumak yaklaşık 100 kalori tasarruf ettiriyor ve sırf geceleri zaman öldürmek için olsaydı, eksik kalan uykumuzu gündüzleri almamız gerekmezdi.
Uyku eksikliğinin başlıca problemlerinden biri de bilişsel becerilerin gerilemesi. Yani beynimiz uyku olmadan düzgün çalışamıyor. Uykusuz kalınca bellek, öğrenme, planlama ve akıl yürütme konularında sorun yaşıyoruz. Uyku eksikliği ruh halimizi ve günlük görevlerdeki performansımızı da derinden etkileyebiliyor: Sinirlilikten tutun da uzun vadede artan kalp hastalığı ve hatta daha yüksek trafik kazası riskine neden oluyor.
Uyku kabaca iki ana safhaya ayrılabilir: Hızlı göz hareketlerinin olmadığı uyku (NREM) ve hızlı göz hareketlerinin olduğu uyku (REM). Uykumuzun büyük kısmı, hatta %70-80 arası NREM’dir. Bu da beyinde “uyku iğcikleri” denen çeşitli elektrik desenleriyle ve yüksek, yavaş delta dalgalarıyla karakterize olur. Bu durum gerçekleştiğinde uykumuzun en derin anında oluruz.
NREM uykusu olmazsa bildirimsel anı oluşturma becerimiz (örneğin sözcükleri eşleştirmeyi öğrenmek) ciddi zarar görebilir. Derin uyku, kısa dönem anıların uzun dönem saklanması için önemlidir. Derin uyku aynı zamanda vücutta büyüme hormonlarının en çok salgılandığı zamandır ki bu hormonlar hücrelerin üremesinde ve onarımında rol oynar.
REM uykusunun amacı ise bilinmemektedir ve REM uykusundan yoksun kalmanın etkileri, NREM yoksunluğundan çok daha hafiftir. Hatta REM uykusundan yoksun kaldıkları ilk iki haftada insanlar hiçbir şikayette bulunmaz. REM uykusu en canlı rüyaları gördüğümüz süre olsa da insanlar hem NREM hem de REM uykusunda rüya görür. NREM uykusundaki rüyaların daha kavram odaklı, REM uykusu rüyalarınınsa daha canlı ve duygusal olması ilginç bir durumdur.
Kimi bilim insanları REM uykusunun, beynimizin günlük yaşantımızda karşılaşmayabileceğimiz durumlarla ya da duygularla başa çıkması için pratik yapabileceği, güvenli bir yer olduğunu düşünüyor. REM uykusu sırasında kaslarımız geçici felç olur ve bu duyguların etkisinde hareket etmemizi önler. Bazıları da bunun anıları silmenin ya da istenmeyen duygu ve hisleri işlemenin bir yolu olabileceğini iddia ediyor. Bunların hepsinin de kendince artı ve eksileri var ve doğru yanıtı kimse bilmiyor.
Kaynak: İnsan Bedeninin Sırları