Şu anda uzaya ulaşmak için kullanılan başlıca üç tür roket var. Hafif ve orta fırlatma araçları, genellikle küçük uyduları alçak dünya yörüngesine (LEO) taşımada kullanılıyor. Ağır yük roketleriyse derin uzay görevleri ve daha büyük nesneleri üst yörüngelere çıkarmak için. Bu roketler diğerlerinin yapamadığını yapıp çok ağır yükleri yörüngeye taşıyabiliyor. NASA‘nın Saturn V roketi 1973’te koca bir uzay istasyonunu (Skylab) tek başına uzaya götürmüştü.
Ağır yük roketlerinin bir faydası, uyduları yere eşzamanlı yörüngeye taşıyabilmeleri. Dünya‘dan 35.406 kilometre yüksekte, uydular hep aynı konumda kalıyor ve bu da iletişim uyduları için çok önemli. Ağır yük roketleri aynı zamanda araçları ve hatta insanları diğer gök cisimlerine taşıyabiliyor. Örneğin Saturn V roketi Dünya yörüngesine 130 ton, Ay’a 50 ton taşıyabilecek güçteydi. NASA‘nın bir sonraki nesil mega roketi olan Uzaya Fırlatma Sistemi (SLS) buna benzer bir yükü taşıyabilecek ve daha şimdiden astronotları Ay‘a, bir asteroide ve Mars’a taşıması planlanıyor.
Yük: İlk spesifikasyonlarda yük 70 ton olarak belirtilmiş ama tamamlandığında bu rakam 130 tona yakın olacak, yani 75 arazi aracı kadar.
J-2X: Uzaya Fırlatma Sistemi’nin gelişmiş versiyonlarında NASA bir J-2X motoru (Saturn V roketindeki J-2’nin gelişmiş versiyonu) kullanarak daha da fazla güç elde edecek.
Katı: SLS gibi bazı ağır yük roketleri daha fazla itki elde etmek için iki ya da daha çok katı yakıtlı roket kullanıyor.
Sıvı: NASA‘nın ağır yük roketinin çekirdeğinde Uzay Mekiği’nde de kullanılan, sıvı hidrojen ve oksijenle çalışan beş roket var.
Kaynak: How It Works